“Hangi çağda olursak olalım hayatın anlamını sorgulamamız bitmemelidir. Şu an en başta kaybettiğimiz şey hayatla olan ilişkilerimizin giderek kopması ve tamamen sanal ve mekanik bir dünyaya evrilmemiz. O nedenle günümüz felsefesi için bu varoluş sorgulaması da ön planda olmalı diye düşünüyorum. Yaşam Koçu Yeliz Çınar
She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Dergisi.
Instagram Hesabımız
Zaten spiritüel alan ve yükselen frekanslar sayesinde bu anlamı bulmak, yani insanın sırrı ve varoluş nedenini anlamak bu kadar kolaylaşmışken, bunun ele alınması gerektiğini savunuyorum” diyerek, felsefenin hayatın her anında önemi vurguluyor Yaşam Koçu Yeliz Çınar. Özellikle kendini bil felsefesini derinleştirmenin, ruh sağlığımızın anahtarı olduğu yönünde uyarıda bulunuyor.
Yeliz Hanım ben size hayran kaldım umarım okuyucularımız da sizinle bol bol şifalanırlar.
Röportaj: Melek Şenol
Bize kendinizden ve çalışma hayatınızdan bahseder misiniz?
Merhaba ismim Yeliz Çınar. 36 yaşındayım. Kimya Mühendisi ve işletmeci olmamdan kaynaklı, yıllarca kurumsal firmalarda kalite departmanlarında yöneticilikler yaptım. Birazdan anlatacağım sebeplerden dolayı da 5 yıldır Profesyonel Yaşam Koçluğu çatısı altında Holistik Koçluk, Spiritüel Rehberlik ve Şifacılık alanlarında çalışmalar yapıyorum.
Çocukluğumdan itibaren insanın doğası ve ruhu her zaman ilgimi çekmiştir. İnsanın hiçbir zaman şu an içinde bulunduğumuz madde dünyasına ait olduğunu kabul edemedim. Hep daha fazlası olması gerektiği yönünde bir düşüncem vardı ve hayalim büyüyünce filozof olmaktı. Filozof olabildim mi bilmiyorum ama bu ilgim beni yıllarca, felsefe, psikoloji, sosyoloji, dinler tarihi, ezoterizm ve spiritüel alanlarda okumalar yapmaya ve eğitimler almaya yöneltti.
Şu an zaten eş zamanlı olarak psikoloji ve sosyoloji okuyorum. Ve Ruhsal Araştırmalar Enstitüsü daimi öğrencisiyim. Bu akademik alanların yanı sıra yaşam koçluğu, NLP, EFT, regresyon, meditasyon, nefes, thetahealing ve JAAS eğitimleri aldım. Bazılarının eğitmenliklerini de yapıyorum.
Hayat boyu öğrenme benim yaşam felsefelerimden biridir. Çünkü en iyi öğretmen hayat boyu öğrenci olandır. Ayrıca çok hızlı değişen bir dünyada yaşıyoruz ve çağ değişimi yaşanılan bir süreçteyiz, bu nedenle kendimizi diğer insanlardan daha hızlı güncellememiz gerekiyor ki, rehberlik yapabilelim.
Çalışma yönü olarak, son dönemlerde eğitimden ziyade holistik koçluğa ve sosyal medya kanallarımdan bilgi paylaşmaya yöneldim. Çünkü, deprem sonrası ihtiyacın bu yönde arttığını düşünüyorum. Herkes elinden geleni yaptığı için, benim de elimden gelenin bu olması nedeniyle bir süredir bu şekilde ilerliyorum. Ayrıca farklı projelerim var, bunlar için zaman yaratabiliyorum.
Holistik yaşam koçluğu nedir?
Holistik ‘bütüncül’ demektir. Ben insanlara tek bir perspektiften bakamıyorum. İnsan, ruh-beden-zihin üçgeninde varlığını sürdürmeye çalışan bir yapıdır. İnsanın sağlıklı olması da bu üçünün sağlıklı ve dengede olması ile mümkün olabiliyor.
Holistik koçluk prosesi, danışanın hayatına bu bütüncül bakış açısı ile bakıp, önce kendini tanıması, üçgenin hangi köşesinde neye ihtiyacı var bunun tespit edilmesi, sonrasında da buralarda belli tekniklerle dönüştürülmesini hedefler. Bu farklı disiplinleri bilmeyi ve iş birliği yapmayı da kapsar.
Benim özelimde, ben danışanlarımda köklü dönüşümler yaşatmayı hedefliyorum. Bu nedenle süreç tamamen kişide çalışılacak konuya, kişilik yapısına göre danışana özel bir yol oluyor. Şimdiye kadar bana danışan kişiler tanışsa ve dönüşüm süreçlerinde yaşadıklarını ve birlikte yaptığımız çalışmaları konuşsalar muhtemelen çok farklı olduklarını görüp, şaşıracaklardır.
Gerçekten herkes biricik ve özeldir. Herkesin tekâmül yolu da kendine hastır, bu nedenle her yeni danışan benim için bembeyaz bir sayfadır ve bunu beni çok heyecanlandırır.
Aldığım eğitimlerin yanı sıra, bana en çok öğreten şey koçluk seansları oluyor.
Hangi konularda Yaşam Koçu desteği şarttır?
Yaşam Koçluğu alanı aslında isminden de anlaşılacağı gibi yaşama dair her şeydir. Konu olarak kısıtlamak olmaz. Fakat bu konuda koçlar kendilerine alan belirleyip bazı konularda uzmanlaşabilirler. Ben de daha çok ruhsal alanda uzmanlaşmayı seçiyorum.
Yaşam koçluğu desteği insanları yargılamayan bir bakış açısı ile danışanın kendini tanımasını, hayatı için yol haritası çizmesini, bu yoldaki engelleri nasıl kaldıracağını yine kişinin bulmasını sağlayan bir süreçtir. Hayatında değişim ve dönüşüm isteyen, hedefleri olan veya olmasını isteyen herkese, kendi alanlarına uygun bir koçtan profesyonel destek almasını öneririm. Hayatlarındaki değişime inanamayacaklardır.
Benim çalışmalarım, insanların neden dünyada olduklarını hatırlatmak üzerine kurulu ilerliyor. Danışanın tekâmül derecesine ve algı sistemine uygun şekilde, kendini bilmesi, hayat amacı, hayat amacına uygun yaşaması ve sahip olduğu sınavları geçmesine yardımcı olmak önceliğim. Danışanlara bu gözle yaklaşıyorum.
Bu nedenle benim seanslarım toksik pozitiflikten uzak oluyor. Gerçek öze ulaşmak için kabuklar sancılı atılıyor, zorlu yollar geçiliyor ama sonunda yola başlayan kişi ile sondaki kişi kendini gerçekleştirmiş oluyor. Tabii ki seanslara devam edenlerde bu oluyor. Beklentisi sihirli değnek olan kişiler maalesef sonuç alamıyor. Veya kendisi ile yüzleşmekten korkan kişiler seanslara devam edemiyor.
Peki, sizden holistik koçluk ve şifa seansı almak isteyen kişiler için ne kadar seans öneriyorsunuz?
Bu çok sorulan bir soru ama inanın net bir cevabı yok. Yine danışanın dönüşüm yaşamak istediği konu ve danışanın buna ne kadar hazır olduğu ile ilgili bir süreç. Köklü bir değişim, kendini gerçekleştirme ve manifest etme sürecinin tamamlanması için en az 8-10 seans devam edilmesini ön görüyorum.
Şifa seansı içinse -aynı konu için- en fazla 2 seans yapıyorum. Çünkü şifayı Yaradan anda gerçekleştirir biz sadece kanal olur, tanıklık ederiz. Anda yaşanan değişim kuantum alanda gerçekleştiği için maddeye tesiri süreç alabilir, yani bizim zaman algımıza göre böyle. Kuantum alandaki ‘an’ bizde bir zamana tekabül edebiliyor.
Manifest günah mı? Manifest etmeyi biraz daha açabilir misiniz?
Manifest etmek tabii ki günah değil. Manifest etmenin Türkçe karşılığı ‘yaratım yapmak’ olduğu için bu şekilde düşünülüyor. Fakat bu yaratım yapmayı anlamak zaten bir bilinç seviyesidir. An be an hayatımızı seçimlerimizle nasıl yarattığımızı idrak etmektir.
Buradaki yaratmak yoktan var etmek değildir elbette, işte karışan yer burası. Bizim için yoktan var edilmiş şeylerin içinden yaptığımız seçimlerle kendi hayatımızı yaratma özelliğine sahibiz. Ben bunu ilk idrak ettiğimde gerçekten tüm vücudum ürpermişti. İnsanın sırlarından biri de budur işte. Bunu yapabilmek ve yapabildiğinizi de idrak edebilmek diğer hiçbir canlıda yok.
Manifest etmek gerçekten büyük bir felsefenin içinden geçmek ile oluyor. Piyasada verilen kodlar, tekrar edilmesi gereken cümleler ile katkı alırsınız ama nihai sonuç elde etmeniz çok olası değildir. Hayatta baskın düşünceniz ne ise enerjiniz oraya akar. Bunu az çok deneyimlemişsinizdir diye umuyorum. İşte yaratımın sırrı burada başlıyor. İnançlarımız ve düşüncelerimizi değiştirdiğimizde davranışlarımızı da buna göre ayarlarsak hayatımıza istediğimiz her şeyi çekebiliriz, yani o gerçekliği hayatımızda var edebiliriz.
Burada aslında enerjimizi nasıl kullanacağımızı öğrenerek, bizim için yaratılan yollardan en iyi versiyonumuzu bu hayata çökertmektir. Bunu kolayca yapabilmenin ilk şartı da işte kendini tanımak ve hayat amacını keşfetmekten geçer.
Eğer hayat amacına uygun ve kendine ait bir versiyonu hayatına davet etmek için çabalarsan o zaten kolaylıkla olacaktır. Zaten fiziksel dünyamızda olan biten her şey, olaylar, durumlar, kişiler bizim iç dünyamıza ayna olur. Bu yansımayı değişmek için, içsel süreçlerini değiştirmen gerekir. Bunlar da inançlar ve düşüncelerdir. Belli pratikler sonucu gelişir. İşte biz rehberler bu pratikleri öğretmek için varız.
Şimdi bu cümleleri okuyan çoğu kişinin buna tepki göstereceğini biliyorum. Çünkü ben de öyleydim. Egomuzun ve inançlarımızın kurduğu illüzyonda yaşıyoruz. Bunu anlamak ve kabul etmenin zor olduğunu biliyorum. Birçok şeyin bizim dışımızda olan ve kontrolümüzde olmayan şeylerden kaynaklandığını ve dış dünyayı suçladığınızı da biliyorum.
Amalarımız ve bahanelerimiz hiç bitmedikçe hakikati görmekten uzaklaşırız. İçinde bulunduğumuz dünyanın sorumluluğunu almamız gerekiyor. Bunu almadıkça işte bir bilinç sıçrayışı yapamayız ve bu gerçekliğe ulaşamayız. Aslında şu an içinde bulunduğunuz hayatı da siz farkında olmadan kendi seçimleriniz ile yarattınız. Buna uyanmanız bile ilk adım için yeterli olacaktır.
Şu andan sonra 2 seçeneğiniz var, ya farkındalıksız bir şekilde inançlarınız ve baskın düşünceleriniz ile şimdiye kadar yarattığınız hayatı yaratmaya devam edeceksiniz ya da üzerinize düşen içsel işi yaparak, dönüşüp, yaşamak istediğiniz ve hakkettiğiniz hayatı manifest edeceksiniz.
Thetahealing hakkında da kısaca bilgi alabilir miyiz?
Beynin teta frekans dalgasındayken, değişime çok hızlı tepki verdiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bir bilginin beyinde sinapslar oluşturarak enerjisel ve maddesel bir alan ile oluştuğunu biliyoruz. Bu bilgiyi değiştirmek normalde 21 gün sürer ama teta beyin dalgasında anda gerçekleşiyor.
Bu da thetahealing tekniğinin özüdür. Fakat thetahealing içeriğinde bu bilinçaltı inanç değişimi ile şifa enerjisi kullanımı da mevcuttur. Birçok farklı tekniği ve konuyu içinde barındıran, kompleks halde mucizevi bir tekniktir. Bu nedenle şifa seanslarımda en sık tercih ettiğim yöntemdir.
Thetahealing hakkında güzel bir haberim daha var, yeteri kadar uzmanlaştığıma inandığım için eğitmenliğini de yakın zamanda başlayacağım.
En çok ilgilendiğiniz Eğitim, Ezoterizm ve Spiritüalizm, Thetahealing, Yazarlık, Manifest Etme, Yaşam Felsefesi olduğunu biliyoruz Yeliz Hanım. Özellikle yaşam felsefesini sizin için daha çekici kılan şeyler nelerdir? Bu alanla ilgilenmek isteyen genç felsefecilere neler önerirsiniz?
Günümüzde ne eksik olan şey felsefe. Gerçekten ama gerçekten düşünen ve sorgulayan insan çok fazla azaldı. Çünkü bilgi her yerde ve çok kolay bir şekilde ulaşılabiliyor. Bilginin güç olmaktan çıkması ve bu kadar kolay ulaşılması da felsefeyi oldukça geriletmiştir.
Söyleyeceğim şey şudur. Hangi çağda olursak olalım hayatın anlamını sorgulamamız bitmemelidir. Şu an en başta kaybettiğimiz şey hayatla olan ilişkilerimizin giderek kopması ve tamamen sanal ve mekanik bir dünyaya evrilmemiz. O nedenle günümüz felsefesi için bu varoluş sorgulaması da ön planda olmalı diye düşünüyorum. Zaten spiritüel alan ve yükselen frekanslar sayesinde bu anlamı bulmak, yani insanın sırrı ve varoluş nedenini anlamak bu kadar kolaylaşmışken, bunun ele alınması gerektiğini savunuyorum.
Genç felsefeci arkadaşlara Anadolu kültürüne uygun, varoluşsal konuları ele alarak çok güzel ufuklar açabilme yolunda kendilerini yenilemelerini tavsiye edebilirim. Bu konu ile önleri çok açık olacaktır. Özellikle kendini bil felsefesini derinleştirmek…
Seminerlere ve söyleşilere katılıyor musunuz?
Evet katılmayı çok seviyorum. Özellikle üniversiteler ve bazı liselerde konuşmalara ve konferanslara katıldım. Şimdi teklif olursa online olarak yine yapıyorum.
Bazen de çalışanlarının kişisel gelişimine önem veren şirketler ile koçluk alanında çalışmalar yapıyorum. Özellikle NLP eğitimi için çoğu şirket tercih ediyor.
İnsan olarak iş ve özel hayatımızda hedeflerimize ulaşmak konusunda en çok nerelerde hata yapıyoruz?
İlki hedefin kendisini belirlemekte hatalar yapılıyor. Hemen çok büyük hedef belirlenip, ona ulaşılmak için hızlı davranmaya çalışıyoruz ve sonuç hüsran oluyor.
Hedefimiz tabii ki büyük olabilir ama büyük hedefi ulaşılabilecek parçalara ayırıp, planlamak ve gerçekleştirmek için disiplinli bir şekilde eyleme geçmek gerekiyor. Eğer disipline ve çalışmaya alışkın değilsek önce bu yetkinlikleri kazanmamız gerekiyor.
Hedef ile ilgili bir diğer önemli husus, hedefi kendi isteğimiz dışında, toplumun, ailenin, medyanın vs. beğenilme arzusu veya tamamen bilinçsizce belirlemektir. Burada kendini tanımak ve hayat amacını bilmek yine devreye giriyor. İçsel süreçlerimiz bize her zaman ipucu verir.
Hedefinin altını güçlü duygular ile doldurmalısın. Bu güçlü duygular seni hayata bağlayan, sevecen ve temiz hisler olmalıdır. Hırs, ego, beğenilme arzusu gibi duygular yanlış yönlendirir ve sonuçta ya hedefe ulaşılamaz ya da ulaşılan hedef tatmin etmez.
Her şeyin sonu kendini bil felsefesine çıkıyor.
Hayata geçirmek istediğiniz projeleriniz nelerdir?
Aslında birden fazla ama beni en çok heyecanlandıran 2 projem var. İlki kitap yazıyorum. Sanırım 2024 Yılı başlarında basılmış olacaktır.
İkincisi de ve en çok heyecanlandığım kısım ise bir okul kurma üzerine çalışıyorum. Ezoterik ve spiritüel bilgilerden ve röportajın başından beri konuştuğumuz diğer tüm bilgilerle harmanlayarak, oluşacak bir müfredat içeren bir okul. Alanın artık böyle bir şeye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Çok fazla bilgi var ve hepsi dağınık, hepsini toparlayıp, gerçek ve işin manasını anlayan spritüalistler yetiştirmek hedefliyorum.
Son olarak paylaştığım içerikleri ve bu gelişmeleri takip etmek isteyen herkesi sosyal medya hesaplarıma davet ediyorum. Instagram ve Youtube da beni @yelizcinarofficial olarak bulabilirler.