Gün geçmiyor ki sosyal medya platformlarında yeni bir güzellik akımı başlamasın… Sosyal Medya psikolojiyi nasıl etkiliyor?
She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Dergisi.
Instagram Hesabımız
Yeni makyaj yöntemleri, estetik cerrahi operasyonları, “küçük dokunuşlar”, en yeni modeller, modellerin sabah uyandıkları o anda bile o muhteşem halleri vs. vs.
Günümüzde görsel imaj bombardımanına ne kadar çok maruz kalıyoruz ve bunun üzerimizdeki etkisi gerçekten nedir? Bunu tam olarak anlayabilmeniz için, günlük birkaç saatlik bile sosyal medya detoksu yapmanız yeterli aslında…
Peki bu görsel uyaran bombardımanı karşısında insan zihninde neler oluyor?
İlk önceleri keyifli hatta komik bulduğumuz instagram, snapchat gibi sosyal medya uygulamalarının filtreleri, uzun vadede kendi görüntümüzden hoşnutsuz olmamıza sebep oluyor.
Neredeyse bu filtrelerin hemen hepsi, yüzü olduğunda çok daha ince, cildi pırıl pırıl genç, gözleri iri parlak, çekik ve dudakları dolgun hale getiriyor; yani kısa yoldan sahte estetik operasyon bir nevi…
O halimizi görüp bir güzel fotoğraflar çekiyoruz veya çektiğimiz fotoğraflara artık çok kolay 1-2 uygulama ile incecik bacaklar, içeri çekilmiş bir göbek, pürüzsüz bir ten yaratmak çocuk oyuncağı!
Peki ya sonra?
JAMA Facial Plastic Surgery isimli bir tıp dergisi, bu filtrelerin ve düzeltme uygulamalarının yaygınlaşmasının “Beden Dismorfik Bozukluğu” sorunlarını arttırdığına yönelik bir rapor yayınladı.
Beden Dismorfik Bozukluğu olan kişiler, kendi gerçek bedenleri ile hayali olan arasındaki sınırı oluşturmakta zorlanırlar. Artık kendi gerçekliklerini de karıştırır, kendileri ile mutlu olamazlar.
Örneğin; ne kadar zayıf olsalar da, gerçek dışı bir şekilde kilolu görürler kendilerini…
Şimdi artan bu bozukluk halinin, sizi hiç etkilemediğini düşünebiliyor musunuz gerçekten?
Gelin çok basit bir egzersiz yapalım;
Takip ettiğiniz 5 tane güzellik, moda, fit modellik vs. temaları içeren hesap seçin.
Bu hesapların sayfalarına bakmaya başlamadan önce nasıl hissediyorsunuz, bedeniniz ve kendi hayatınız ile ilgili nasıl duygular içindesiniz gözlemleyin, hatta hissettiğiniz duyguya 0-5 arası bir puan bile verebilirsiniz.
Şimdi de, bu hesaplarda yarım saat geçirdikten sonra aynı sorulara yanıt vermeye çalışın… Neler değişti?
Size bombardıman halinde alışveriş, güzellik algısı, belli vücut ölçüleri dayatan sosyal medya hesaplarının içinde nasıl hissediyorsunuz? Kendiniz ile ilgili düşünceleriniz neler? Hayatınız ile ilgili ne düşünüyorsunuz ve nasıl duygular besliyorsunuz? Mutlaka “şunu değiştirmeliyim…” , “keşke benim de olsa…” dediğiniz oldu mu?
Hiç maruz kalmadan önceki haliniz ile sonraki haliniz arasındaki farkları resmen görebiliyorsunuz değil mi?
Peki ya bu bombardımanla büyüyen gençler nasıl baş edecek bu gördükleri ile?
Bir araştırma sonucuna göre, instagram’da bir ürün gördükten sonra moda, stil ve güzellik endüstrisi ile ilgili bir ürün satın alan kişilerin oranı %72. Nasıl büyük bir oran!
Peki ya kendinizi düşünün şimdi, siz kaç kere “yukarı kaydır” hikâyelerinden alışveriş yaptınız? Hem de büyük ihtimal öncelik veya gerçekten gerekli olmayan şeylerde…
Hem satın alma gücünüzü sürekli sorgulatan, hem de kendinizi beğenmemeniz üzerine kurulu bir dünya içinde yaşıyoruz maalesef…
Artan depresyon oranları, madde kullanımı, beden dismorfik bozukluğu, yemek bozuklukları bu maruz kalmaların en büyük örneği ve artık birçok araştırma ile de kanıtlanıyor bu durum.
Cilt İçin Hyaluronik Asit Hakkında Çok Şey Duydunuz. Peki Saç İçin Ne Yapabilir?
Peki ne yapabiliriz?
Kendimizi tıpkı bir ateşten, tehlikeli kişilerden koruduğumuz gibi; zihnimizi, algımızı, kendi psikolojimizi de koruyabiliriz!
Hangi hesaplara maruz kalmak istediğimizi seçebiliriz.
Yukarıda anlattığım egzersizi uygulayarak, sonrasında kendinizi iyi hissettirmeyen hesapları takipten çıkabiliriz.
Instagram gibi sosyal medya mecralarında günlük geçireceğimiz süreyi sınırlandırabiliriz.
Hayatın içinden, gerçeklerinden paylaşımlar yapan hesapları takip etmeye ağırlık verebiliriz.
Sürekli alışveriş dayatan kişisel veya marka hesaplarının gerçekten hangilerini tutmak istediğimize karar verebiliriz.
Sosyal medyada gözüken, paylaşılan şeylerin, çoğunlukla aslını yansıtmadığını kendimize hatırlatabiliriz.
Kendi bedenimiz ile kendi içimiz ile gerçek bir bağ kurmanın yollarını araştırabiliriz.
Kendimizi kabul etme ve öz şefkat gösterme egzersizleri yapabilir, bu konuda okumalar yapabiliriz.
Kendimizi bu mecralar içinde korumak, iyi hissetmek, kendimize iyi gelmek bir yetişkin olarak bizim sorumluluğumuzda ve her zaman başka bir seçenek mümkün, bunu kendinize sık sık hatırlatmanızı dilerim.
Sevgilerimle,
Uzm. Psk. Ayşegül Soysal Taşçı