Türkiye’nin Yeni Huysuz Virjin’i Şahika the Queen

Türkiye’nin adından söz ettiren yeni Drag Queen’i Fırat Özdemir, sahne ismi “Şahika” ile müziği, sahne ışıklarını, makyajı, kostümleri, aynı bedende yaşayan iki farklı karakterin hayat hikayesini konuştuk… Şahika the Queen kimdir?

She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Dergisi.

Instagram Hesabımız

Röportaj: Banu Çelik

Şahika The Queen She and Girls Dergisi Kapak

Fırat Özdemir kimdir? Okuyucularımız için sizi biraz yakından tanıyabilir miyiz?

6 Haziran 1985 yılında memur bir anne babanın ikinci çocuğu olarak Ankara’ da doğdum. Bir tane ablam var. İlk, orta ve lise öğrenimimi Ankara’ da tamamladım. Hacettepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi mezunuyum. Askerliğimi kısa dönem olarak Mardin’ de yaptım. 2009 yılında iş için İstanbul’ a taşındım.

Burada 3 yıl bankacılık yaptıktan sonra 9 yıl boyunca özel bir şirkettin muhasebe departmanında görev yaptım. Bu süre içerisinde aynı zamanda halk oyunları eğitmenliği yaptığım zamanlar da oldu. 2020 yılından beri de drag queen’im. Kitap okumayı, voleybol oynamayı ve seyahat etmeyi çok severim.

Naif ve başarılı, ortalama bir tiptim. Bu naifliğim de sanata düşkünlüğümden gelmiştir belki. Çocukluğumdan itibaren müziğe, dansa, aslında sanatın çoğu branşına ilgim vardı hep. Biriktirdiğim paralarla kasetler alırdım. En kıymetlilerimdi kasetlerim. Her biriyle bir hikâye yazar oynardım kafamda. Hepsinin şarkıcısı bendim. Geceleri ışıkları kapadıktan sonra odamda konserler verirdim.

Bu yalnızlığın içinde tamamen bana ait bir dünyam vardı. Kimseyi kabul etmezdim o dünyaya. Çünkü anlamazlar beni diye düşünürdüm. Belki dalga geçerlerdi bilmiyorum o zamanki aklımla düşüncem buydu. En mutlu olduğum yer orasıydı. Sesimin gerçekten güzel olduğunu keşfettiğim zamanlardı. Yani çevremdeki tüm büyükler bunu söylüyordu bana.

Şahika The Queen She and Girls Dergisi Röportaj

Hacettepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünü okuduktan sonra şu an yaptığınız iş için “40 yıl düşünülse akla gelmezdi” diyebilir miyiz?

Kesinlikle diyebiliriz. Bu zaman içerisinde sesimin güzel olduğunun farkındaydım ama sahnelere çıkmanın neredeyse hayalini bile kurmamıştım. Çünkü dediğim gibi memur bir anne babanın çocuğu olduğunuz zaman hayata hep garantici yaklaşıyorsunuz. Zaten babam konservatuara gitmeme kesinlikle karşıydı.

Ona göre mesleğimi elime almalı ve şarkı söylemeyi hobi olarak yapmalıydım. Ben de direnmeden öyle yaptım zaten. 12 yıl boyunca da beyaz yaka olarak çalıştım. Hal böyle olunca da yaptığınız işten mutlu olmuyorsunuz. Ama bir çıkış yolda bulamadım bu süre içerisinde. Kurumsal hayatı bırakıp kafe bile açmayı düşündüm ama sahne almayı, şarkı söylemeyi bir kenara bırakın “drag queen” olmayı hiç düşünmemiştim.

İstemediğiniz bir meslek ve kariyerin sonunda iş değiştirmeniz şehir de değiştirmenize neden olmuş. İstanbul’ a gelişinizi biraz anlatır mısınız? Yapmak istediğiniz kariyerin netleşmesinde İstanbul’ un payı ne kadar?

Üniversiteyi de Ankara’ da ailemin yanında okudum ben. KPSS sınavına girdim ve aldığım puanla bir hidroelektrik santralinin muhasebe bölümüne yerleştirildim. Ama babam göndermedi. Birkaç ay sonra bir bankanın sınavlarını kazanarak ben ve özellikle ailem için radikal bir karar alarak İstanbul’ a yerleştim. Tabii ki İstanbul beni her konuda çok etkiledi. İstanbul zor bir şehir, ister istemez sizi olgunlaştırıyor.

Ufkum baya genişledi. İstanbul 7/24 yaşayan bir şehir ve gece hayatı da oldukça hareketli. İlk drag queenleri İstanbul’ da gördüm mesela. Drag Queen külliyatım sadece Huysuz Virjin ile sınırlıymış onu anladım. Bambaşka bir dünya var İstanbul gece hayatında. Sınırların ötesinde şovlar ve eğlence anlayışının olduğu mekanlar var İstanbul’ da. Bu beni çok etkilemişti.

Ekonomik özgürlüğümün verdiği rahatlıkla İstanbul’ da yalnız yaşamaya başladım. Bir bankacı maaşıyla fena da geçinilmeyecek zamanlardı. Başlarda şahaneydi İstanbul’ un altını üstüne getirdim. Para kazanmak, onu istediğin gibi harcamak güzel duygu eğlenceli. Ama onun da bir yere kadar olduğunu anlıyorsun zamanla.

İstanbul’ a yerleşmemden sonraki dönem kendimi, duygularımı, ruhumu ve alışkanlıklarımı daha iyi fark ettiğim bir süreç oldu benim için. Öz Fırat büyümeye başlamıştı artık. Birincisi özgüvenliydim, çok sosyaldim, seviliyordum. Çok komik buluyorlardı beni. Eğlenceliydim, güzel laf sokardım, hazır cevaptım. Hakikaten hangi ara bu kadar özellik geliştirdim ben de bilmiyorum. Belki de var olan su yüzüne çıkmıştı artık. Biliyorsunuz gerçeklerin gün yüzüne çıkmak gibi bir huyu vardır.

Şahika The Queen She and Girls Dergisi Röportaj

Ortaokuldan beri müzik aşkınız sizi koroda şarkı söylemeye kadar itmiş. Bize biraz TRT’den ve hayatınıza müziğin nasıl girdiğinden ve bu alandaki başarılarınızdan bahseder misiniz?

Hayatımda müzik hep vardı zaten. Kendimi ifade ediş biçimim müzik zaten. İlk başarımı aslında ortaokulda elde ettim. Ortaokulda bir ses yarışması yapıldı. Herkes popüler şarkılar seçmişken ben ağır bir TSM şarkısı okumuştum. Birinci de olmuştum. Hiç unutmam rehberlik öğretmeni anneme sorunlarım olup olmadığını sormuştu böyle bir şarkı seçtiğim için.

Sesimin güzel olduğunu fark ettiğim dönemlerdi ama ailem müzikle ilgili eğitim almama sıcak bakmadığı için hep ikinci planda kaldı. Üniversite hayatım boyunca okulun korosuna devam ettim. Çalışma hayatına başladıktan sonra da şirketin TSM korosu vardı ve oraya devam ettim. Koro şefimiz TRT sanatçısı Çiğdem Yarkın’ dı. Çok severim kendisini.

Bir gün beni aradı. TRT’nin 50. yılına özel amatör ses yarışması var, sen de katıl yarın son gün dedi. Dedim hocam gelemem işi bırakamam. Zaten içimden şu geçti. Benim o yarışmayı kazanabilme ihtimalim nedir? Tabii ki kocaman bir sıfır. Ben o yarışmaya bir şekilde katıldım. Ve Türkiye 1. si oldum. Ama bu yarışma ile sesimin güzelliğini tescillemiş oldum. Jüri TRT sonuçta.

İnanılmaz motiveydim hayata karşı. Artık önümde hiçbir şey durmazdı. Aranan kan bulunmuştu. Beni kesin tetiklerdi bu 1.lik. Ertesi yıl TRT Ankara Radyosu’nun yarışmasına da 1. oldum.

Şahika The Queen She and Girls Dergisi Röportaj 3

Tam da kariyerinize adım atmak üzere harekete geçmişken pandemi patlak vermiş. Bu sıkıntılı süreç uzun zaman devam etti, siz bu durumdan nasıl etkilendiniz?

Herkes için zor bir dönemdi. Ben bu olumsuz dönemi fırsata çevirdim diyebilirim. Tam başladık her şey güzel gidiyor derken tüm mekanlar kapatıldı. Gerçi hali hazırda ben zaten beyaz yaka olarak çalışıyordum. Maddi anlamda bir sıkıntı yaşamadım ama Şahika yaklaşık 8 ay boyunca işini yapamadı. Bu dönemde bu kültürle ilgili literatür incelemesi yapma fırsatım oldu.

Dünyada ve Türkiye’ de yapılmış birçok örneği inceledim, yüzlerce video izledim. Sahnede nasıl davranılır, seyirci ile nasıl iletişim kurulur, seyirciyi nasıl etkilersin, ne giyersin tüm bunlara çalıştım mesela. Örneğin makyaj yapmayı bu dönem öğrendim. Toptancıdan aldığım makyaj malzemeleri ile YouTube’ dan makyaj videoları açıp baka baka makyaj yapmayı öğrendim. Biraz zorunlu bir eğitim oldu bu benim için, malum makyöz çok para 🙂

Gelelim Şahika the Queen’e… Çok ilginç ve güçlü bir kadın gibi. Şahika nasıl bir kadın? Sizden dinleyelim biraz da.
Şahika bir kere benim aşkım! Çok seviyorum onu! Şahika çok komik biri, çok zeki dolayısıyla çok hazır cevap. Şahika şatafatı seviyor. Şahika bir kere gelmiş dünyaya tadını çıkarıyor. Kadınlarla arası fena değil ama kadınlar hasta Şahika’ ya. Şahika da erkeklere hasta.

Çok flörtöz, çok özgüvenli, gözü kara biri. Ağzına geleni söylüyor ama sınırını biliyor. Şahika çok güçlü! Kolay kolay kimse Şahika’ yı üzemez. Hayatla tek başına mücadele etmiş ve başarılı olmuş, kendini kabul ettirmiş biri. Şahika güzel giyinmeyi seviyor. Bir tarzı var. Şahika saçı ve Şahika makyajı diye bir şey var. Bu kıyafet tam Şahika’ lık fikri oluşmuş mesela. Şahika’ nın etkileyici bir aurası var. Karşısındakini hemen avucunun içine alabilir. Şahika şarkı söylemeyi çok seviyor ve sahnede devleşiyor.

Şahika The Queen She and Girls Dergisi Röportaj

Peki Şahika the Queen şovuna nasıl başladınız? Bu karakteri kabul ettirmek zor olmadı mı?

İlk tanıdığım drag queen malumunuz üzere Huysuz Virjin’di. Çok seviyorum! Son dönemlerde özellikle yurt dışında RuPaul hayranıyım. Neredeyse tüm programlarını izledim Huysuz Virjin ve Rupaul’ un. Yukarıda da anlattığım gibi kurumsal bir kariyer tercih ettiğim için benim için şov dünyası bir hayalden ibaretti. Ama inanılmaz mutsuzdum bu hayattan.

2020 yılıydı ve pandemi gibi bir kâbus başladı. Ben tabi yalnız yaşadığım için Hüray ablaya (menajerim) yerleştim. Kocası Metin abi çocuklar filan maaile pandemiyi beraber geçirdik. İşe gitmiyoruz ama çalışma hayatı var olan gücüyle devam ediyor. Nerdeyse sabahlara kadar çalışıyoruz zaten evdeyiz her an çalışabiliriz.

Ben psikolojik ve mental olarak çöktüm bu dönemde. Kendimi çok çaresizim hissediyordum. Çalışmak istemiyorum ama ne yapacağımı da bilmiyorum. Günlerden 14 Ağustos 2020 Bağdat Caddesinde oturuyoruz Hüray ablayla. Espriyle karışık mutsuz olduğumu ve drag queen’ lik yapmak istediğimi söyledim.

CeraVe ile Güneş Koruması ve Nemlendirme Bir Arada

Muhtemelen bir gece öncesinde Rupaul filan izlemiş olabilirim çünkü bilinçli bir istek değildi bu, dilimin ucundan fırlayıvermişti drag queen kelimesi. ‘O ne demek?’ dedi menajerim. ‘Yani senin anlayacağın Huysuz Virjin…’ dedim ben de. 20 saniyelik bir sessizlik oldu ve menajerim ‘Yaparız biz bu işi, komiksin, hazır cevapsın, e sesin zaten şahane’ dedi ve hikâye orada başladı.

Ben 1 hafta içinde kendi imkanlarımla sahnedeydim. İlk seyircilerim sadece arkadaşlarımdan ibaretti tabii. Kıyafet bulamadık kiraladık. Alışveriş yaparken utanç içindeyim. Düşünsenize bir erkek olarak kadın kıyafetleri ayakkabıları filan deniyorum. Bu hazırlık aşamasında ruhumun derinliklerinden gelen asil memurluk genlerim bu işi yapamayacağımı fısıldadı bana. Ben çok itibarlı biriydim nasıl yapardım bu işi? Kadın kılığına girmek zaten ata erkil bir toplumda yüz karası olman demek. Artık arkadaşların da saygı duymaz sana! Ailem zaten reddeder düşünceleri beynimde dönüp duruyordu.

Ama bu defa kararlıydım, başka olmalıydı. Risk almalıydım. Belki de buydu evrenden beklediğim sinyal. İlk önce kendimi kabullenmemle başladı her şey.

Şu anki toplumsal değerlerimize biraz aykırı bir iş yapıyorum ve hala kabullendirmeye devam ediyorum. Aslında kabullendirmek gibi bir derdim de yok. Ben bir sanat yapıyorum ve toplumda illaki karşılığı oluyor. Ama seyirci ne olursa olsun başarıyı, kaliteyi ve samimiyeti takdir ediyor. Tabii kabullenilmenin ne kadar çok tanındığınla da bağlantısı var. Yaptığım iş ofansif bir iş.

Her şeyin esprisini yapıyorsun. Bence her şeyin komedisi yapılmalı zaten. İnsanların gündelik hayatında içinden geçirdiği ama ifade edemediği her duyguyu ben pat diye sahnede söylüyorum. Mesela biri müdürüne kızıyor ağız dolusu küfretmek istiyor, ben programda o müdürün içinden geçiyorum. Çünkü bu tarz programlarda herkes eşit, müdür de aynı benim için doktor da. Zaten bunu da seviyor insanlar, iş yerindeki kimliğini dışarıda bırakıp kendi oluyor.

Başlarda Şahika’yı tanımadıkları için çok agresif geliyordu bu tarz. Ancak şimdi Şahika’yı sevenler ve bu programdan zevk alanlar geliyor izlemeye. Şahika’nın sahnesinde başlarına ne geleceğini biliyorlar. Kendimi izleyicilere tanıtmakta ve daha büyük kitlelere ulaşmakta tabi sosyal medyanın da çok katkısı oldu.

Şahika The Queen She and Girls Dergisi Röportaj

Bu karakteri hayal ederken size esin kaynağı olan isimler var mıydı?

Aslında hayatıma bir şekilde girmiş tüm kadınlardan bir şey var Şahika’ da. Annem, ablam, anneannemle başlıyor zaten mevzu. Tabii en büyük esin kaynağım Huysuz Virjin. Popüler isimlerden Seda Sayan, Yıldız Tilbe de etkilendiğim isimler arasında. Ama çevremde Şahika’yı görüntü olarak menajerime benzettiğim iddia ediliyor. Sanırım Hüray abladan da etkilenmiş olabilirim 🙂

Bir kadın olarak özel bir soru sormak istiyorum, bu karaktere büründükten sonra kadınlarla ilgili yeni farkındalıklarınız oldu mu? Yoksa sadece günün belli saatinde canlandırdığınız bir karakter olarak mı görüyorsunuz?

Ben zaten kadın ağırlıklı bir ailede büyüdüğüm için kadınlarla ilgili farkındalıklarım yüksektir. Ama tabi kadın kılığına girmek apayrı bir tecrübe. Şunu net olarak söyleyebilirim ki kadın olmak çok zor. Hele ki bu coğrafyada daha da zor. Makyaj, saç, kıyafet, topuklu ayakkabılar. Çok yorucu…

Ama bir şekilde bunların olması gerekiyor demek ki kadınların hayatında. Toplum kadını bakımlı olmaya itiyor. Toplumumuz doğalı değil biraz şatafatı, gösterişi seviyor. Bir başka zorluk da hem sözle hem de fiziki olarak çok fazla taciz edilmek. Şahika’ ya sosyal medyadan gelen mesajlardan başlı başına bir program yapabilirim.

Fotoğraflarımın, videolarımın altına olumsuz yorum yapan çoğu erkek Şahika ile tanışmak için özelden mesaj atıyor ve hepsi de cinsel içerikli. Özellikle bu sektörde kadın eşittir cinsel obje! Bir kadın olarak bunlarla baş etmek gerçekten çok zor.

Sosyal hayatında Fırat, Şahika’ dan apayrı bir insan. “Şahika” benim canlandırdığım bir karakter. Ruhumun derinlerinde bir yerde saklı kalan bir parçayı Şahika ete kemiğe büründürdü. Mesela sosyal hayatımda çok beyefendiyim, kraliyet ailesi tadında 🙂 Gerekirse konuşurum. Arkadaşlıklarımda bile çok seçiciyim. Herkesle muhatap olmayan kıl bir tipim. Şahika daha rahat, daha doğal, daha özgüvenli, daha korkusuz, daha komik…

Ben herhâlde olmak isteyip de olamadığım her şeyi Şahika’ da yaşıyorum.

Şarkı söylemenin sizde bir tutku olduğunu anlıyoruz ve gayet başarılısınız da. Bu alanda sahne haricinde bir de single çalışmanız olmuş. Sizi yeniden bir single ve klip çalışmasıyla görebilecek miyiz?

Karakter olarak bir işin en iyisini yapmalıyım ben. Çok mükemmeliyetçiyim aslında. İşime inanılmaz yatırım yapıyorum ve hedeflerim doğrultusunda emin adımlarla yürüyorum. Bunun için de bu piyasada üretken olmanız lazım. Geçen yıl ilk single çalışmam ‘Serseri Yarim’i piyasaya sürdüm. Bu şarkının klibini de çektik. Sevildi aslında. Tabii ki kısıtlı imkanlarla reklamını yapabildik.

Bayramın 3. günü ikinci teklim çıkacak. Eski bir şarkıya cover yaptık. Sevgili Metehan Köseoğlu ve Celil Yavuz ile çalışma fırsatımız oldu. İşlerinde kompetanlar gerçekten. Klibi de Gökhan Özdemir çekti ve izlediğinizde apayrı ve dünya starı bir Şahika göreceksiniz. Yönetmenim de işin de gerçekten çok başarılı. Daha yeni başladık yolumuz çok uzun. Daha çok göreceksiniz Şahika’yı.

Şahika The Queen She and Girls Dergisi Röportaj

Son olarak Şahika’nın hedefi ne? İlerleyen yıllarda Şahika’yı nerelerde görebiliriz?

Ben günümüzde bu tarz sanatların öcü gibi gösterilmesine çok üzülüyorum. Tarihimizin her döneminde bu kültür var olmuş olmakla birlikte günümüzde bu sanatın belli bir grup tarafından toplumsal ahlakın çökmesine sebep gösterilmesi hakikaten çok üzücü.

O yüzden son 20 yıldır neredeyse kökünü kazıdıkları bu sanatı topluma tekrar kabul ettirmek benim boynumun borcu artık. Kitlelere ulaşmak ve kendini sevdirmek, bu işte saygı görmek. Bir Huysuz Virjin daha neden olmasın? Ben mesela Şahika’ yı Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’ nda görmeyi çok isterim.

Şahika the Queen kimdir?

She and Girls Bahar 2024 Sayısı Gençlik Dergisi Girls Hediyesiyle Dergiliklerde

SHE AND GIRLS DERGİ