Kalabalık bir ailenin en küçük çocuğu olarak başladığı hayatında, kendisini nasıl sürprizlerin beklediğinden habersiz bir kız çocuğunun Moda Sektörüne giriş ve başarı hikayesi… Modacı Perihan Demirdelen röportaj
She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Dergisi.
Instagram Hesabımız
MTB FASHION WEEK İSTANBUL Moda Haftası’nda Peri hikayesiyle birbirinden şık örme koleksiyonlar hazırlayan, ünlü tasarımcı Perihan Demirdelen ile moda üzerine keyifli bir röportaj yaptık…
Röportaj: Banu Çelik
Perihan Demirdelen sektörde oldukça bilinen bir isim ama bilmeyen okurlarımız için biraz kendinizden bahseder misiniz?
Adana’nın Pozantı ilçesinde doğdum. Kalabalık bir ailenin en küçük çocuğuyum. Maalesef anne ve babamın “yaşlılık” denilebilecek çağlarında dünyaya geldiğim için çocukluğumun ve gençlik yıllarımın keyfini pek yaşayamadım. Ama yine de içine doğduğum ailem için tanrıma daima şükrediyorum.
Yüklendiğim bazı sorumluluklarımdan dolayı eğitimimi tam anlamıyla tamamlayamadım. Bunun eksikliğini daima hissediyorum. Anne ve babamın vefatı üzerine, düştüğüm boşluktan nasıl çıkacağımı ve ayakları üzerinde durabilen bir kadın olarak neler yapabileceğimi araştırmaya başladım. Tam da bu sırada modaya olan tutkumun bana çıktığım bu zorlu yolda ışık olabileceğini düşündüm.
2000 yılında gelinlik tasarımları üzerine açmış olduğum kendime ait moda evimde iş hayatıma başladım ve sonra hayata daha sağlam tutunduğumu fark edince, kendime daha yüksek hedefler koydum.
Tasarım yapmak oldukça yaratıcılık gerektiren bir meslek. Kendinizde bu yeteneği ne zaman keşfettiniz?
Hiç eğitim almadığım halde 13-14 yaşlarında evde bulduğum artık kumaşlardan kendime bir elbise dikmiştim. Ayrıca daha küçük yaşlarda da çoğu kız çocuğunun heves ettiği gibi. Örme türü işler yapıyordum o yıllarda.
Yani özellikle kadınlar için zorluklarla dolu bu dünyada, ayakları yere sağlam basan, güçlü bir kadın olabilmek için, bendeki en güçlü özelliğimi fark edip, onun üzerinden gelişerek yürüdüm.
Birçok ünlüye kıyafet diktiğinizi biliyoruz. İrem Derici, Gülben Ergen, Çağla Şikel bu isimlerden bazıları. Kariyerinize nasıl başladığınızı bizlerle paylaşabilir misiz?
Zamanla moda alanında bir şeyler yaratabileceğime dair özgüvenim oluşunca, bu yeteneğimin eğitim ile daha iyi noktalara ulaşabileceğine kanaat getirdim.
İstanbul’da tecrübesine inandığım, moda üzerine kariyerli bir eğitim kurumunda 2 senelik bir eğitim aldım. Bence kendimi daha iyi tanımak ve ufkumun genişlemesi için en önemli adımım bu oldu. İtiraf edeyim, tasarımcılık kurslarına başladığım günlerde sınıfın yaşça en büyüğü olduğumu görünce “sanırım ben geç kalmışım!” diye umutsuzluğa düştüğüm günler çok oldu.
Fakat yılmadım, aksine herkesten çok çalıştım ve hepsinin önüne geçip insanların beni fark etmesini sağladım. Sonra özellikle “örme tasarımlar” ve “abiye elbiseler” konusunda aranan isimlerden oldum çok şükür.
Geçtiğimiz ay MTB Fashion Week İstanbul kapsamında düzenlenen defilede “Peri” isimli koleksiyonunuzu sergilediniz. Bize bu defileden ve “Peri”nin hikayesinden bahseder misiniz?
Koleksiyonuma dair konuşacak olursak; eğitim aldığım süreçte herkesten farklı bir “yaratıcılık” ile fark edilip kısa sürede “isim” olarak öne geçme arayışları içindeyken, her genç kızın hayat sürecinde karşısına çıkan “çeyiz sandığı” içindeki hayaller ve umutların görsel şekle büründüğü, el emeği göz nuru örmeler aklıma geldi.
Anadolu kadınının duygularını döktüğü, ilmek ilmek dokuduğu örmelere tutundum. Örme koleksiyonlarımı oluştururken inanın transa geçmiş bir sanatçı gibiydim. Attığım ilk ilmikten, ne çıkacağı belli olmayan son ilmiğe kadar geldiğimde ortaya çıkan tasarımıma bende çok şaşırıyordum! Bu açıdan kendimi bir şaire, bir bestekara benzettiğim anlarda olmuştur.
Aslında hemen hemen tüm tasarımları transa geçtiğim anlardan sonra ortaya çıkardığım için, “Peri’nin düşleri” adını vermek istiyordum koleksiyonuma. Ama sonra kısaca “PERİ” demeyi uygun gördüm.
Artık dünya çapında da Türk modacılar isimlerinden söz ettirmeyi, ünlü defilelerde boy göstermeyi başardılar. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yurt dışı projeleriniz var mı?
Aslında şaşılacak bir durum değil bu. Aksine modaya yön veren ülke biz olmalıydık! Cumhuriyetin ilanından sonra gitgide dünyanın tekstil devi olan ülkemiz modacılarının dünya çapında başarılı olmaları çok normal.
Keşke daha çok destek olunsa sektöre ve daha çok modacımız dünya podyumlarında ülkemiz için gurur kaynağı olsalar.
Koleksiyonlarınızı tasarlarken kullandığınız bir yöntem var mı? Nelerden ilham alıyorsunuz?
Yukarıda da belirtiğim gibi, Anadolu kadınının, kızlarının umutlarına, duygularına, düşlerine tutundum ben. Kendi tasarımcılığım ile harmanlayıp, biraz da modern süzgeçlerden geçirip, ortaya başkalarından farklı ve özgün şeyler çıkarabiliyorum. Bununla birlikte, doğadaki her canlı benim başlıca ilham kaynağımdır.
Tecrübeli bir modacı olarak genç tasarımcılar için olmazsa olmaz önerileriniz var mı?
Kendi hayatımdan yola çıkarak genç tasarımcı kardeşlerime, meslektaşlarıma verebileceğim ve püf noktası da olabilecek öğüdüm; mutlaka iyi bir eğitim almaları ve devamlı sektördeki gelişmeleri takip etmeleri olacaktır.
Eğitim olmadan yeteneğin net fark edilmesi ve geliştirilmesi çok zor! Mutlaka eğitimle gelişme yolunu seçmelerini tavsiye ediyorum.