Yunus Emre’nin de dediği gibi “Yaratılanı sev, Yaradan’dan ötürü” cümlesini hayatını düstur edinmiş ancak bunu düstur edinirken bu sevgiyi iliklerine kadar tüm hücrelerinde yaşayan, hayat yolculuğunda insanların iyileşmesini, değişimini ve dönüşümünü rotası olarak belirlemiş Bir Garip Yolcu, Bir Çılgın Yazar olarak kendini ifade eden ve bu güçlü kalp bağını röportaj esnasında bana yansıtan sevgili Şifa Uzmanı Ayten Boz’dan Durugörü, Spiritüel Yaşam, Reiki ve daha nice şifa alanlarını dinledik. Durugörü Uzmanı Ayten Boz
She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Dergisi.
Instagram Hesabımız
Şifa uzmanı olarak adlandırıyorum çünkü bu kadar çok alanda danışanlarına hizmet veren Ayten Hanım benim için tam bir şifacı. Okuyunca siz de benimle aynı kanıda olacaksınız. Buyurun sohbetimize!
Ayten hanım, sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
Ayten Boz kimdir? Nasıl bir hayat görüşüne sahiptir? Size biraz bunlardan bahsetmek istiyorum.
Ayten Boz; Yunus Emre’nin de dediği gibi “Yaratılanı sev, Yaradan’dan ötürü” cümlesini hayatını düstur edinmiş ancak bunu düstur edinirken bu sevgiyi iliklerine kadar tüm hücrelerinde yaşayan, hayat yolculuğunda insanların iyileşmesini, değişimini ve dönüşümünü rotası olarak belirlemiş Bir Garip Yolcu, Bir Çılgın Yazar olarak da adlandırabilir. Benim için her şeyden önce SEVMEK gelir.
Rabbimin bizi yaratırken kendisinden en çok verdiği ve bu sıfatıyla özümüzü yoğurup bizleri var ettiği sevgi “Vedud” sıfatı benim için varoluşun nedeni temel amacıdır. Bakın hepimiz hayatta hayatımızla ilgili birçok şeyi çözümleyebilirken iş kalbe; sevmeye ve sevilmeye gelince her şey değişir. Çünkü burası hepimizin bam telidir, hassasiyetidir. Bunun nedeni hepimiz en özde ondan ibaretizdir de ondan.
İşte tam da bu sebepten Rabbimin yarattığı her şeyi tüm kalbimle, tüm ruhumla tüm bedenimle seven bir kadınım. Bir Durugörür, Bir Spritüel Danışman, Bir Enerji Terapisti, Bir Reiki Master, Yazar ve Eğitimci olarak Ayten Boz’un hayatında bunların hepsi oldukça önem arz eden ve birbirini tamamlayan unsurlardır.
Öncelikle sizlere biraz eğitim hayatımdan bahsetmek istiyorum. Çocuk edebiyatı ve psikolojisi üzerine uzun yıllar çalışma yapmış, 50 adet çocuk kitabı olan eğitimci bir yazarım. Bir yazar olarak ve onların gelişimlerinin ilerlemesi ve ilerde sağlıklı bireyler olabilmesi adına elinden gelen her şeyi yapmış hem eğitimci hem yazar hem enerji terapisti olan bir kadın. Edebiyat öğretmenliği mezunuyum.
Türkçe Anabilim Dalında yüksek lisans yapmış aynı zamanda da psikoloji 3. Sınıf öğrencisi olan; çocukluk dönemi travmaları ve çocuk psikolojisi üzerine çalışmalar yapmış, 50 tane çocuk kitabı ve Engelli Bireyler için Türkiye’deki ilk işaret dili hikâye serisinin- Bilge Horoz Serisi ve Masallarda Amasya hikâye serilerinin- sahibiyim.
On bir yıldır enerji alanları üzerine birçok çalışmam bulunmakta, çalıştığım alanlar birbiriyle ilintili aslında. Yaptığım çalışmalar çocuk psikolojisi, çocukların anlaması, anlamlandırması, çocukluk dönemi ile ilgili çalışmaları yürüttüm. Bu kitaplar çocukların erken dönemde her şeyi öğrenebilmeleri, anlamlandırabilmeleri ve severek öğrenmeleri ile ilgiliydi.
Biliyorsunuz ki psikolojide hep öyle bir bahis vardır bir sorun olduğunda deriz ki çocukluğuna inelim, hakikaten bu çok önemli bir tabirdir birçok problemimizin birçok sıkıntımızın bilinç altımızdaki kodlar, inançlar ve biz de var olan çocukluk travmaları ile ilgili olduğunu yaptığımız birçok çalışmada görmekteyiz. Bununla birlikte artık biliyoruz ki bilimin de kanıtladığı üzere, bizler sadece bilinç altımızda ya da bugünkü hayatımızda mevcut değiliz, bizim aile kodlarımız genetik ve bilinçsel aktarımlarımız, oluşturduğumuz bilinçaltı kodları ve anlamlandırmalar, enerji bedenimiz bizim hayatımızda birçok alanı oluşturan, şekillendiren, yön veren unsurlardır.
2014 yılında bu çalışmalara başladım ve hayatımın yaklaşık 11 yıllık dönemini içeren bir süreçten bahsediyorum ki özellikle 2017 ve sonrası daha yoğun bir şekilde enerji bedenlerimizin insan psikolojisi ve bunun hayatımızdaki etkileri üzerine çalışarak bugün tüm alanlarda enerji çalışmaları, bilinçaltı soy bağı gibi çalışmalarla birçok ruha yaşam koçluğu ve rehberlik yapan bir DURUGÖRÜRÜM.
Durugörü nedir? Durugörü yeteneğine sahip olduğunuzu nasıl anlarsınız?
Durugörü, kişinin kendi benliğinin dışında geçmiş, şu an ve gelecek hakkında görsel, işitsel veya duyusal bilgi edinmesini sağlayan enerjetik bir açılım ve kanallıktır.
Durugörürler, ölüm, ruhlar veya evrensel kayıtlar dediğimiz akaşa kayıtlarındaki bilgi ve mesajlar için kanallık yapar ya da bir başka deyişle “okumalar” yaparlar.
Bu okuma esnasında tüm olayları birebir görebilir, konuşmalara vakıf olabilir, zihin okuyabilir, hastalık taraması yapabilir, bütün durumları, vizyonlar seklinde görebilirler… Durugörür olmak hem çok keyifli ve özel bir durum hem de oldukça sorumluluğu yüksek olan bir yetidir.
Durugörürün vizyonları görmesini onları bir sinema filmi izliyormuş gibi seyretmesini sağlayan Durugörünün kaynağı epifiz bezi ve tüm benliğimizin parmak izi niteliğindeki DNA’mızdır.
Antik ve mistik dünyada çok önemli olan epifiz bezine üçüncü göz ya da kalp gözü adı da verilmektedir. Yüksek bilinç düzeylerine erişmede bu çok önemlidir, Durugörü dediğimiz uzakgörüyü, sezgiyi, öngörüyü yapabilmemiz için adeta ruhsal bir anten görevi görür epifiz bezi.
Sofizmde vahdet-i vücut ‘dur.
Simyada felsefe taşının Reis’e dönüşmesi,
İslamiyet’te kalp gözü,
Giordano Bruno’nun panteizmi,
Belki zamanı geçmiş bir metafor ama görme özürlü Neo’nun matriksi denen şey aslında epifizdir.
Buda’nın alnındaki nokta epifizi temsil eder.
Sümer tabletlerindeki kozalak sembolleri epifizi işaret eder.
Aynı zamanda auranın merkez noktasıdır.
Mitolojide Ra ve Horus’un gözü olarak da bilinir.
Bilinçli olarak beynimizin görmediği, duyamadığı, düşünemediği şeyleri o görür, duyar, bilir ve hisseder.
İşte bir Durugörü, Durugörür yapan da tüm bunların kalbini merkez alarak ilerlemesidir.
Durugörü yeteneğine sahip olduğunuzu nasıl anlarsınız?
Durugörü yeteneği doğuştan gelebilir ya da sonradan geliştirilebilir.
Durugörüye sahip olan kişi, bir duvarın arkasını görebilir, çok uzaktaki bir yerin görüntüsünü zihninde canlandırabilir, uzaktaki sesleri duyabilir; bir hasta ile ilgili vücut taraması yaptığında hastalığına dair detaylı bilgi verebilir; zihin okuyabilir aynı zamanda akaşa kayıtlarının bilgisine ulaşabilir.
Eğer Durugörü yeteneğine sahipseniz; renkler, görüntüler, vizyonlar, rüyalar ve semboller aracılığıyla sezgisel bilgiler alabilirsiniz. Bu “içsel görme” çoğu zaman çok incedir ve genellikle zihnimizin gözünde gerçekleşir.
Peki bir kişinin Durugörü yeteneğinin sahip olduğuna dair işaretler nelerdir? Şimdi sizlere altı tane madde sayacağım. Bunlardan biri ya da birkaçına sahipseniz bilin ki sizler birer durugörür olabilirsiniz demektir.
1.Durugörü yeteneği olan kişiler insanların aura renklerini görebilirler
2.Rüyaları haberci rüyalar şeklindedir.
3.Durugörü sahibi insanlar, her şeyin birbiriyle uyumunun farkındadır
4.İmgeleme yetenekleri çok güçlüdür, hayal kurmakta çok yeteneklidirler.
5.Yön duyguları çok gelişmiştir
6.Sezi 6. Hisleri oldukça güçlüdür.
Kaç yıldır bu alanla ilgileniyorsunuz?
Aslında bu soruya şu şekilde cevap vermek daha doğru olacak; Şifacı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. Ailemde herkesin şifacılık ve ilgili farklı yetenekleri bulunmakta aileden aldığım “ocak enerjisi” ya da bir başka tabirle “el alma” dediğimiz şifa enerjisine sahip olarak dünyaya gelmiş şanslı bir kişi olarak adlandırıyorum kendimi.
Özellikle büyük anneannem rahmeti bol olsun “Fındık Kadın” diye de bilinen köyün şifacısıymış. Köyde herkes bir hastalığı olduğunda kötü bir durumla karşılaştığında büyük anneanneme gelirmiş. Onun yanına gelenle yanından çıkan aynı insan olmazmış, hep böyle bahsedilir büyük ananemden, annem sen de aynı Fındık ebeme benziyorsun der bana. Ben sekiz çocuklu bir ailenin yedinci çocuğu olarak dünyaya geldim. Aile içinde derin şifacılık yeteneği olan aile fertlerinden biriyim dolayısıyla ailemden gelen bir altyapı var zaten.
Eski tılsımlar, dualar, özellikle de Tesbihatlar (esmalar), ile nasıl birini şifalandıracağıma dair temelden gelen bir bilgi birikimi, tesbihatların özel uygulamaları (terkipleri) ve eski tılsımlar dediğimiz uygulamalar bunlar benim ailemde çok geniş yer tutan aile kültürümüzden gelen bir mirastır.
Peki tam olarak ben profesyonel anlamda buna nasıl başladım kısmına gelecek olursak benim hayatımda bunların profesyonelleşmesi 2014 yılı ve sonrası. O dönemde artık eğitimleri hayatıma kattığım bu alanda eğitimler alarak-değişim dönüşüm süreçlerime yeni alanlar katmaya başlattığım bir dönemdir.
Yaklaşık on, on bir yıldır bu alanın içerisinde ciddi anlamda yol kat ettim ve 2017 yılı sonrasında ise profesyonel anlamda bireysel ve grup çalışmaları, eğitim çalışmaları içerisine girdim.
Şu anda da birçok alanda hem bireysel, hep grup çalışmaları yapmakta ve eğitimler vermekteyim. Şu anda Lilyum Farkındalık Atölyesi (reiki_mucizesi) olarak sevgili okurlar beni sosyal medyada bulabilirler.
Bunların neler olduğundan bahsedecek olursam özellikle
Durugörü,
Reiki,
Bilinçaltı,
Aile dizimi,
Hipnoz,
Tesbihatların özel terkipleri olarak söyleyebilirim.
Tüm çalışmalarımda, bu teknikleri çok yoğun bir şekilde uygulamaktayım ama sorarsanız bunların içinde sizin kalbinizin en çok hangisine yakın oldu diye?
Durugörü-Reiki-Tesbihatlar derim. Çünkü bu üç alan benim için hiçbir zaman birbirinden bağımsız olmayan, birbirini tamamlayan, muazzam bütünlük oluşturan bir şifalanma alanı meydana getirmekte bir Durugörür, Allah’ın izin verdiği ölçülerde sizinle ilgili her şeyi görüp, sezer ve işitir.
Reiki ise her şeyin Allah’ın sevgi enerjisi ile şifalandığı bir alandır ki muazzamdır iyileştirici etkileri ve tabi ki tesbihatlar herkes bir doğum esması ile bu dünyaya gelir ve bu Esma onun hem hayat yolculuğu hem de şifasıdır. Şunu hep derim, bizler dünyaya gelirken Rabbimin her bir sıfatı yani Allah’ın isimleri olarak bildiğimiz her bir sıfatını içimizde barındırarak geldik ve bunların bizim hayatımızdaki yeri ve etkisi çok farklıdır. Onların hepimiz için ayrı ayrı açılımı bulunmaktadır, o yüzden bu üç alan benim için çok özeldir çalışmalarımda.
Ama şunu diyemem ki sizlere bir aile dizimi, bir bilinçaltı ya da hipnoz birbirinden bağımsızdır. Kesinlikle hepsi farklı bir anlamda muazzam açılımlar ve şifalanmalar sağlayan farklı farklı tekniklerden ki bu tekniklerin hepsini hemen hemen bütün çalışmalarımda uygularım.
Bu özelliğinizi ilk defa nasıl fark ettiniz?
Benim bir yeteneğimin olduğunu ilk kez ortaokuldayken fark ettim.
O zamanlar gördüğüm bütün rüyalar gerçek oluyordu, rüyamda ne görsem günlük hayatta onun bir kesitini yaşıyordum ve sonraları rüyalarımı yazmaya başladım. Rüya defterim vardı ve o deftere yazdığım her şeyin en geç 2 yıl içinde gerçekleştiğini gördüm. Tabii o zamanlar bunun ne olduğun anlayamıyordum, sonraları lise döneminde insanların ellerini okumaya başladım ve üniversite yıllarımda asıl açılım geldi. Biri bana bir şey sorduğunda bir anda donup kalıyor ve onunla ilgili bir sürü görüntüler görmeye başlıyordum.
Sonrasında ona bunlardan bahsettiğimde bunları nasıl bildiğime çok şaşırıyorlardı. O zaman anladım ki ben insanların hayatları ile ilgili vizyonlara, görme yetisine sahiptim. Bu bazen geçmişte yaşanmış bir an bazen gelecek bazen de anda olan şeylerden gelen vizyonlardı. Ve bu vizyonların gerçeklikleri %100’ü ve ben sonrasında bununla ilgili ne yapmalıyım diye araştırmalara başladım. Bu araştırmaya başlayıp Allah’ım nasıl yaparım diye sorup bu yolculuk ile ilgili arayış içine girince bana bir rehber gönderildi ve böylece durugörü benim hayatımda yerini almış oldu.
Bugün Durugörü ile birçok hastaya problemin kaynağını ve sebebini söyleyebiliyor, insanların hangi konularda hangi alanlarda şifalanmaları gerektiğinin bilgisini onlara verebiliyorum. Ve en önemlisi benim gibi spiritüel alanda insanlara şifa çalışması yapan durugörürler yetiştiriyorum. Hatta 11 Temmuz’da Durugörü eğitiminde yaklaşık 40’a yakın durugörür yeni ders dönemine başlayacak. Bu da bir sürü insana şifa olacak alanda muazzam şifalanmalara vesile olacak, 40 tane güzel ruhun bu alanda çalışmaya başlaması demek. Bu benim için çok büyük bir gurur ve çok büyük bir mutluluk, umarım bütüne katkı olur, her şey bütünün hayrı için daima…
Peki ben Durugörü yeteneği nasıl kazandım?
Aslında bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi benim durugörü yeteneğim sevgili atalarımdan aldığım muhteşem bir miras, onlara bunun için sonsuz minnet duyuyorum.
Tabii ki hep bu şekilde tüm alanlarda vizyonları canlı canlı yaşayacak şekilde değildi ilk zamanlarda. Ancak bunu geliştirmek için çalışmalar yaptım mı kısmına gelince günlük birçok zikir çalışması yapmaktayım. Bunun yanında reiki kanallıklarım da durugörümü güçlendiren kaynaklardan bir tanesi ve son olarak da ne yaparsam yapayım daima niyetim bütünün hayrı adına çalışma yapmak olduğu için ben bu hediyeye sahibim, bunun için Yaradan’a sonsuz şükürler olsun.
Birçok alanda çalışmalarınız bulunmakta, reiki ile tanışma hikayeniz nasıl başladı?
Öncelikle bu soruyu yanıtlayabilmem için size reikinin ne olduğunu anlatmam gerekir. Reiki Japonca ‘da kozmik yaşam enerjisi anlamına gelir, daha anlaşılır bir tabirle Reiki evrensel yaşam enerjisidir. Evrensel enerji herkeste bulunur ancak bunu doğru bir şekilde kanalize edip kullanabilmek için reikiye ihtiyacımız vardır.
Reiki hayatımızdaki olayların akışlarını ve oluşumlarını etkiler ve sizler de- reikiyi gündelik hayatımıza etkin bir şekilde kullanabilirsiniz. Peki bu nasıl oluyor? Biyolojik bedenimiz dışında bir de enerjiden oluşan bir bedenimiz var ve bu bedenin sağlığı biyolojik bedelimizin sağlığı kadar önemlidir. Doğduğumuz andan itibaren yaşadığımız iyi ya da kötü yaşantı ve tecrübelerin hepsi bu enerji bedeninde birikiyor. Biz de bu etkileri Reiki yoluyla tekrar eski sağlığına kavuşturmaya yardımcı oluyoruz, diyebiliriz. Bu nasıl oluyor derseniz?
Enerji bedenimiz 7 ana çakradan oluşur. Enerji bedenimize bu çakralardan giriş yapar. Reiki hayatımızı kolaylaştırıp güzelleştirir ve bizi sevgi frekansında tutar diyebilirim. Reiki ile çakralarınızı dengeleyebilir, bolluk bereketinizi arttırabilir, ilişkilerinizi şifalandırabilir ya da artık hayatınızda istemediğiniz, size zarar veren insanlarla bağ kesme çalışması yaparak onları hayatınızdan çıkartabilirsiniz.
Benim en sevdiklerimden biri olan ve çoğu kadının hayat koşullarından dolayı azalan dişil enerjisi yükseltme çalışmasıdır ki sadece bu bahsettiğim kısımlar reikinin muazzam enerjisinin size sağladığı şifalanmalardan birkaçı, emin olun. Burası derya deniz, sadece içine giren bilir, uygulayan da ruh ve bedenin uyumunu…
Reiki ile tanışma hikayemi sormuştunuz. İnanın insan birilerine iyi gelmeden önce o yolları yürümesi gerekiyor, ben hayatımın bir döneminde o kadar inişli çıkışlı o kadar zor zamanlar geçirdim ki işte o dönemde bana kurtarıcı olan beni şifalandıran hayatımdaki şifa alanlarını bulmama yardım eden reiki enerjisi oldu. Böylece önce şifalandım sonra eğitimler alıp ben şifalandıysam herkes şifalanır diyerek bu alanda hem bireysel ve grup çalışmaları hem de eğitimler vererek bir sürü insana katkı olmaya başladım.
Reikiyi gündelik yaşantımıza nasıl uyarlarız?
Çok güzel bir soru aslında. Reiki eğitimleri alıp kanallık dediğimiz insiye işlemi (el verme) tamamlandıktan sonra reiki hayatımızın her alanında, her konu için uygulayabilir, şifalanabilir ve buradaki iyileşmeleri kendi gözünüzde görebilirsiniz.
Yaptığınız işin zorlukları var mı?
Tabii ki her işin olduğu gibi bu işin de zorlukları var. Yapmış olduğumuz bu işin çok farklı bağlayıcı unsurları var. Sonuçta insan hayatına dokunuyorsunuz, çok farklı rahatsızlıklarla size geliyor insanlar. Ruhsal, bedensel ve psikolojik rahatsızlıklar, enerjetik varlıklar, aile ve ilişki sorunları, kanser gibi ağır hastalıklar ve bunun gibi daha birçok problemle geliyor danışanlarınız.
Her şeyden önemlisi size geldiğinde bu insanlar birçok kez bir sürü şeyi denemiş ve iyileşme sağlayamamış oluyor ve bu noktada bu kişiler için doğru tespit ile doğru alanda çalışma yapmak ve sorununa çare olabilmek, uzun ve meşakkatli bir süreç. Bu süre içerisinde danışanınızla her yaptığını, yaşantısını paylaşıyorsunuz ve bu süreç sizi duygu ve enerji olarak yorabiliyor. Ancak tüm bunlara rağmen sabahları WhatsApp ya da Instagram’dan sevgi dolu şükran bildiren yüzlerce mesajla uyanmanın verdiği mutluluk tarif edilemez ve paha biçilemez bir mutluluk benim için.
Seanslar sırasında başınıza muhakkak ilginç şeyler gelmiştir, birkaç tanesini anlatır mısınız?
Çoğumuz genellikle başımıza gelen olayların, gelecekte hayatımızı ne kadar çok etkileyebileceğine dair bir fikre sahip olamayız ama hiç hatırlamadığımız anılar ve onların oluşturduğu travmalar bizi çok fazla etkiler, hayat akışımızı her şeyimizi tamamen değiştirebilir.
Bana ilginç gelen seanslardan birisi; çok sevdiğim bir danışanımın kilo problemi vardı. 20-30 kilo kadar ama bunu bir türlü veremiyordu. Bilinçaltına girip hastalığının sebebine baktığımızda çok küçükken uğradığı bir taciz yüzünden bedenine başkaları bakmasın, ona zarar vermesin diye bedenini deformasyona uğratmasıydı.
Kimsenin bir daha ona o gözle bakmaması için bedenini deforme etmek adına sürekli geceleri kalkıp yemek yemeye başladı ve daha sonra da bunu hastalığa taşıdığını gördük. Bu alanı şifalandırdığımız zaman fazla kilolarını verdi ve “o kadar hafiflemiş mutlu hissediyorum böyle bir şeyin olabileceğine inanamıyorum” dedi. Sonrasında 25 kilo vererek muhteşem bir ilişkiye başladı.
Aslında bu soruya verilecek o kadar çok cevabım var ki, o kadar enteresan seanslarla ve o kadar muazzam şifalanmalarla karşılaşıyorum ki, sizlere anlatamam. Bunların çoğunu Instagram sayfamda (reiki_mucizesi) danışanlarımla ve takipçilerimle paylaşıyorum. Çünkü bu mucizeleri herkesin görmesi gerektiğini bu dönüşümleri, değişimleri, şifalanmaları herkesin bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle burada sadece sizlere bir tanesinden bahsedip gerisini merak edenlerin Lilyum Farkındalık Atölyesi’nin sayfasından okuyabileceklerini belirtmek istiyorum sevgilerimle…
Biline ki; “Bir ben var benden içeri, yaratılan her şeyi severim Yaradan’dan ötürü” diyerek, tüm kalbimle bu röportajı okuyan güzel ruhlara sevgilerimi yolluyorum.