Anne, emekçi ve şair bir Cumhuriyet kadını

“Alaca” ve “Lilith ve Havva” Şiir kitaplarının yazarı Dilek Yaka’nın hayata, edebiyata ve şiire olan tutkusunu konuştuk… Dilek Yaka Röportaj

She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Dergisi.

Instagram Hesabımız

Röportaj: Banu Çelik

Dilek Yaka

Dilek Hanım sizi biraz yakından tanıyabilir miyiz?

Merhaba, 1976 Konya doğumluyum. 25 ve 22 yaşlarında bir kız bir erkek çocuk annesi, emekçi, arkadaş, dost, sırdaş, orta yaşlı, ortalama, bir Orta Anadolu kadınıyım. Her Cumhuriyet kadını gibi bu ülkeye ve Atatürk’e karşı kendimi minnettar ve borçlu hissediyorum.

Bir kamu kuruluşunda kimya teknisyeni olarak görev yapıyorum. Halkla İlişkiler ve Adalet Meslek Yüksek Okulu’nu bitirdim. Halen Ankara Üniversitesi DTCF Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları (Türkoloji) Bölümü 2. Sınıf öğrencisiyim.

Bu coğrafyanın kadını olmanın farkındalığını vurgulamak, sorunları dile getirirken çözüm üretmede örgütlü olmanın gücüne inandığım için çeşitli kadın derneklerinde yönetim kurulu üyesiyim. Aynı zamanda özellikle gençlerle sosyo-kültürel anlamda vakit geçirme imkanı sağlayan ve yine gençlerimize hobilerini yaparken destek olma amacıyla BAHDAT ( Başkent Halk Dansları Topluluğu) Gençlik ve Spor Kulübü’nde Başkan Yardımcısı olarak görev aldım.

Amatör THM ve TSM korolarında görev alıyorum. Doğa sporları yapmayı seviyorum ve bu yüzden trekking tercihimdir. Kısacası hayatın bana verdiği tüm şansları, fırsatları, pasları gole çevirme çabasında ve kendi küçük devrimlerimle mutlu olma gayesindeyim.

Ya da şöyle ifade etmek gerekirse mutluluğun bize gelmesini değil hayatın içindeki ayrıntılarda, fırsatlarda yakalama çabası diyelim. Çocuklarıma da hayatta her işte başarılı olmalarından ziyade önce mutlu olmalarını öğrettiğime inanıyorum.

Lütfen bunu basit mutluluk oyunu diye algılamayın inanın bana göre bu çok önemli. Çevremizde her şeye sahip fakat mutluluğu tanımayan öyle çok insan var ki…

Şiir yazmaya nasıl başladınız?

Şiire lise çağlarımda başladım. Çok klişe oldu değil mi? Daha doğrusu edebiyatla ilgilenmem, sevmem ve kendimce üretmeye çalışma çabalarım diyebiliriz. Edebiyat öğretmenlerim o dönemler kendimi geliştirmem için teşvik ettiler ve cesaretlendirdiler. Fakat Liseden hemen sonra evlendiğim ve eğitim hayatıma devam edemediğim, sonrasında annelik ve hayatın verdiği diğer rollerim en büyük hayalimi ertelememe neden oldu.

E şimdi diyeceksiniz peki neden bu kadar acele ettiniz evlenmek için? Dediğim gibi bizim coğrafyada ve o dönemde evlilik aile kararları ile alınır ve bizler sadece itaat ederdik. Yine pişmanım diyemeyeceğim iki evladımın hediyesi ile on yıllık bir evlilik yaptım.

Ve çocuklarım büyüdükten sonra da ertelenen hayaller için zaman buldum ya da yarattım. Yaklaşık 15 yıldır yazmaya tekrar başladım. Yazdıkça eksiklerimi görmeye bu yüzden de okumaya daha çok okumaya başladım. Sonra baktım ki okumak ve yazmak benim için bir ruh terapisi, deşarj olma yolu haline gelmiş. Zamanla bunları çevremle paylaşmaya başladım.

Lilith ve Havva Şiir Kitabı

Daha sonra da sosyal hesaplar, bloglar, internet siteleri ve gazeteler, yazılı basın ardı ardına geldi. Edebiyat kulüpleri ile tanıştım ve ilk kitabım Alaca’yı çıkardım. Aslına bakarsanız yolumu da ALACA açtı. Birçok şiir antoloji kitaplarında yer aldım.

Aslında şiir ciddi bir iş. Ruhun doyumu ve o doygunluğun mısralara dökülebilmesi için yaşanmışlık ister sabır ister hayatı yorumlamayı ister. Fakat özellikle bizim toplumumuzda şiir ve şair deyince akla ilk gelen kadınlar olmaz. Bu demek değil ki edebiyatımıza damga vuran kadın şairler yok değil, fakat maalesef çok az. Bu sonucu tüm insanlık tarihi ile de bağdaştırabiliriz. Ataerkil yapının uygarlık tarihine damga vurması…

Kadın kısıtlanan özgürlüğünde kendini sözlü bile ifade edemezken, bunu yazılı olarak somutlaştırmasına koyulan engeller neden kadın şair ve yazar az sorusunun cevabı olabilir. Belki bu yüzden kadınlara sadece şiirlere ilham olma rolü verilmiş olmalı. Şiir ve Kadınla ilgili aslında söylemek istediğim çok şey var ama bu başka bir sohbet konumuz olsun.

Alaca ve Lilith & Havva isimli iki şiir kitabınız var. Kitaplarınızın isimleri oldukça ilginç, bu isimleri verirken nereden esinlendiniz?

ALACA ilk kitabım ve benim ruhumu, duygularımı okurlarla paylaştığım, kendimi anlattığım bir ilk. Kitabın çıktığı döneme kadar (2016 Mart) hayatımdaki iniş çıkışlar, gece gündüz, yaz kış ikilemlerim, kendi iç çekişmelerim diyebilirim.

Bu yüzden Alaca. Gecenin gündüze en yakın olduğu an. Yaşadığımız dönemdeki anlamsız savaşlara, ölen evlatlara, analara, babasız kalan çocuklara, doyumsuz insanların yarattığı açlığa ve yoksulluğa isyandır. Bunları düşündükçe kendimi mutsuzum demek, mızmızlanmanın ne kadar anlamsız olduğunu vurgulamaktı ALACA.

LİLİTH VE HAVVA’ya gelecek olursak, dinler ve insanlık tarihi tüm kültürler kadını tehlikeli görüp, onu şeytanla eş tutup hatta şeytanlaştırmışlar, cadılıkla suçlayıp yakmışlar, efsaneler ve mitlerle de bunu sağlamlaştırmışlar ve yeni nesillere taşımışlar.

Geldiğimiz sonuca bakarsak da bunların hepsinin eril kalemlerden çıktığını söylemek sanırım yanlış olmaz. Lilith Yahudi inancına göre Adem’in ilk karısı ve ikisi de aynı anda ve topraktan yaratılmış kısaca isyankar ve itaat etmeyi sevmeyen ve kendi rızası ile cennetten çıkan kadın. (Lilith ile ilgili çeşitli yerlerde yayınlanmış makalem mevcut).

Havva’yı ise hepimiz biliriz Adem’i kandırıp cennetten kovulmalarına sebep olmuş fakat Tanrı Adem’e itaat etmesi için onun kaburga kemiğinden, ona ait bir parça ile yaratılmıştır.

Aslına bakarsanız ikisi de biziz ve ikisinden de bir parça taşıyoruz biz kadınlar…

Bir tarafımız Emek, iş, adalet diye haykıran Lilith

Diğer tarafımız ekmek, aş, tüten ocak diyen Havva.

Bir tarafımız evladına tutsak ana diğer tarafımız aşka sürgün kadın.

Bir tarafımız itaatkar Havva bir tarafımız isyankar Lilith.

Ben yaşamım boyunca yaşadığım bu topraklarda tüm rolleri almış bir kadın olarak yazıyorum. Anne, evlat, arkadaş, sevgili, yurttaş, emekçi vs. Bu yüzden hepimizi yansıtsın diye LİLİTH VE HAVVA oldu ya da belki yeniden doğdular…

Şiir yazmanın haricinde müzikle de ilgilendiğiniz doğru mu?

Kızımla sanat oğlumla siyaset yaptığım doğrudur.

Geçmişte bir TV programının da sunuculuğunu üstlenmişsiniz. Programın içeriği neydi? Gelecekte sizi yine bir TV programı yaparken görebilir miyiz?

TV programı hazırlayıp sunmam rastlantı ile oldu. Böyle bir eğitimim ya da tecrübem yoktu. Fakat beni yüreklendiren ve en çok sevdiğim şey konuşma olduğu için başarıma inanları kırmak istemedim. 2021 yılında hem ulusal bir kanalda kültürel bir program sundum.

Ve yine aynı dönemde Yeniçağ TV youtube kanalında DİLEK’İN GÜNLÜĞÜ adıyla kadın programı hazırlayıp sundum. Kadının hayattaki tüm rollerini yansıtmaya çalıştık. Benim için keyifli bir tecrübeydi, evet belki yine olabilir. Neden olmasın?

Ayrıca politika ile de ilgileniyorsunuz. Faaliyetlerinizden bahseder misiniz?

Demiştim ya sorunları tespit etmek mühim fakat bundan sonraki adım daha da önemli çözüm üretmek ya da üretenlere destek olmak, örgütlü hareket etmek. Ben de vatandaşlık hakkımı kullandım ve İYİ PARTİ’nin kuruluş günlerinden itibaren İYİ’lerle yol aldım.

Sayın Genel Başkanımın Meral Akşener, Cumhuriyetçi ve Atatürkçü duruşu kırılan umutlarımı tazeledi. Bu serüvene oğlumun teşviki ile başladım. Ve ikimiz de şimdi aynı dava için emek veriyoruz. İYİ PARTİ ANKARA İL BAŞKANLIĞI YÖNETİM KURULU ÜYESİ VE KÜLTÜR, SANAT, GENÇLİK, SPOR BAŞKANLIĞI görevini yapıyorum.

Özellikle gençlerimizi siyaseti, takım elbiseli, çatık kaşlı, ciddi yüzüyle değil kendi yetenek ve hobilerini değerlendirmeleri için destek olmak.

Kurduğumuz kulüp çatısı altında gençler kültürümüzün önemli parçası olan halk oyunlarımıza, çalışmasını yaptığımız tiyatro kulüpleri, TSM ve THM koroları ile de yeteneklerini sergilemeleri, sahne deneyimlerini kazanmaları için fırsat sunmak. Yani siyasete yeni nesil (Z KUŞAĞI) bir soluk katmak.

Hayatın birçok alanında oldukça aktif bir şekilde yer alıyorsunuz. Önümüzdeki günlerde gerçekleştirmek istediğiniz farklı projeleriniz var mı?

Önümüzdeki günlerde kendimi kayınvalide olmaya hazırlıyorum. Bu yaz kızım evleniyor. Okuluma devam etmek, partimizin çalışmalarına vakit ayırabilmek, iktidara taşımak. Ve haziran ayında Lilith ve Havva’nın imza gününü yapmak.

Töre ve namus cinayetlerinde hüküm giyen kadın mahkumlarla yapılan görüşmeleri aslına uygun kurguladığım kadın hikayelerinden oluşan kitabım için daha fazla zaman ayırmak.

Ben hayatla ilgili çok uzun vadeli planlar yapmayı sevmiyorum. Zaman ve şartları değerlendirmek ve kurallara/şartlara bağlı olmamak ruhumun özgürlük duygusunu besliyor bu da üretmemi bereketlendiriyor diyebiliriz.

Benim için keyifli bir söyleşi teşekkür ederim…

Dilek Yaka Röportaj

She and Girls Nisan 2022 Sayısı Gençlik Dergisi Girls Hediyesiyle Dergiliklerde

SHE AND GIRLS DERGİ