İşte karşınızda porselen bir bebek. Adeta bir abide… Angelina Jolie stili
She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Dergisi.
Instagram Hesabımız
İlk gördüğüm andan bu yana onun yüzüne bakmak beni büyülemiştir. Angelina Jolie’de dişiliğin iki yönünü, anaç ve seksi kadın imgelerinin karışımını gördüm hep. Onu dengede kılan bir şey var.
Kısa moda tarihi sayfamda 2000’li yılları yazdım sizlere. Orada milenyuma gelmişken, ikona stili sayfasında da bir milenyum yıldızı ağırlamak istedim. Jolie, oyuncu olan ailesi vesilesiyle sektörle erken tanışanlardan. Ancak yıldızının parlaması milenyuma denk geliyor.
Annesi ile babasının ayrılması sonucu, annesi ve kardeşiyle yaşamaya başlıyor. Iyi bir çocukluk geçirdiğini söyleyen Jolie’nin oldukça hızlı bir ergenlik hayatı olmuş. Beverly Hilss’te bir liseye başlamış ancak kendini oraya pek de ait hissedememiş. Minion ve gözlüklü olduğu için dışlanmış. Kendisi de ilginç bir çocukmuş gerçi, evcil hayvanları bir yılan ve kertenkele olan genç bir kız.
Galiba onda hissettiğim vahşi yan bu olsa gerek. Bir kadın vahşi özünden kopmadığı sürece bireysel olarak gelişimini sürdürebilir. O, erken yaşlarda ailesinin evinden ayrılmış ve kendi bireysel ‘kahramanın yolculuğu’ serüvenine çıkmış.
Bu yolculuğa çıkanların çoğunda bir bütünlük, başarılı işler görmek normaldir. Kendi hayatını tasarlayanlar için geçerli olan yasa sonucu, eylemler canlılık kazanır.
Jolie, ilk oyunculuğuna 93 yılında çekilen Cyborg 2 filmi ile profesyonel anlamda başlamış. Yükselişi ise George Wallace adındaki filmden sonra olmuş. Biyografik bir film olan bu filmde Jolie, ABD başkanın karısını canlandırmış ve bu film ile eleştirmenlerden aldığı övgülerin yanı sıra bir Altın Küre ödülü ve Emmy Ödülü adaylığı kazanmış.
Eleştirmenler onun için, “Dünyada her yer güzel kız dolu. Ama onlar Angelina Jolie değil. Angelina eğlenceli, dürüst, zeki, muhteşem ve olağanüstü yetenekli” gibi betimlemelerle onurlandırmışlar.
Sanırım Jolie’yi izlemeyen yoktur, mutlaka bir filmine denk gelmişsinizdir. Benim izlemekten en çok keyif aldığım film ise 2008 yapımı ‘Changeling’ filmi olmuştur. Dahi yönetmen Clint Eastwood’un yönetmen koltuğunda oturduğu filmed, adeta milenyum yıldızının parıltısına bir de 1920’li yılların ortamında eşlik etmek, o muhteşem dekor ve kostümler içerisinde ayrı bir zevk vermişti.
Jolie, birçok film ve projede yer almış başarılı bir iş kadını olmanın yanı sıra, anne ve yardımsever kimliği ile de medyatik olanlardan biri. Brad Pitt ile yaptığı evlilikten üç biyolojik çocuk dünyaya getirdi ve üç çocuğu da evlat edindiler.
Yardım kurumlarında ve faaliyetlerinde yer aldı, dünyanın bir çok ülkesinde mültecilerin sorunlarına dikkat çekmeyi başardı. Belli fonlar oluşmasına vesile oldu. Gündeme gelmesi ve görünür olması için yoğun gayretler gösterdi.
Bu arada unutmamak gerekir ki kendisi yönetmen koltuğuna da oturmuş ve “A Place In Time” isimli bir belgesel çekmiştir. Dünyanın 27 farklı yerinde aynı zamanda yaşayan insanlardan oluşan bir kompozisyon içeren bu belgesel filmi, National Education Association’a dağıtılma ve çoğunlukla liselerde gösterilme amacıyla tasarlamış. Sanırım, gençlik için kendini borçlu hissetmiş ve dünyanın çeşitli gerçekliklerini gençlere göstermek istemiş.
Jolie’nin stiline ve bize katacağı ilhama gelecek olursak; Kendisini filmlerde izliyoruz ve genellikle özel davetlerde görüyoruz. Onu birçoğumuz kırmızı halı görüntüleriyle anımsar. 2013 yılında Oscar Ödül Töreni’nde giydiği siyah derin yırtmaçlı Versace imzalı o tanrıça görünümlü muhteşem elbisesiyle mesela…
Jolie, porselen gibi bir tene sahip olduğundan siyah kadife kumaş ile buluşunca tam anlamıyla işini bilen bir stil şıklığına kavuşuyor. Ben bu görünümden ilham almadan edemeyeceğim. Bu kombini bu yılın bahar aylarının şık davetlerine, ertelenen düğün ve kokteyl davetlerine bir hazırlık gibi düşünün.
Umarım dünyaca bu virüs salgınından bu yıl bir nebze olsun gardımızı almayı başaracağız ve sosyal yaşamımıza geri dönebileceğiz.
O vakte kadar kendiniz ve sevdiklerinizi korumaya devam.
Sağlıklı bir kış dilerim….
Hatice Kübra Erişir