Bioenerji, spiritüel danışmanlık, bilinçaltı uzmanlığı, Kozmik Enerji terapistliği ile değişim alanlarındaki yolculuğuna hızlı adımlarla devam eden Firdevs Belkıs Tüten ile spiritüel alanı, işleyişini ve bilinçaltı dünyasını konuştuk. Kozmik enerji Firdevs Belkıs Tüten
She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Dergisi.
Instagram Hesabımız
“Değişim ve buna bağlı gelişim süreci spiritüel anlamda herkes için aynıdır. Süreçte uygulamalarımızla doğru orantılı olarak değişen tek şey ilerleyiş hızıdır. Buradaki en büyük gücümüz farkındalık” diyerek, danışanlarına farkındalığın gücünü net bir şekilde yansıtıyor.
Buyurun sohbetimize!
Röportaj: Melek Şenol
Merhabalar Firdevs Hanım, sizi tanıyabilir miyiz?
Merhabalar, 1982 İzmir doğumluyum. İşletme mezunuyum; Psikoloji, spiritüalizm, enerji çalışmaları, bilinçaltı ve işleyişi her zaman ilgi alanımdaydı. “Hayatımda ters giden bir şeyler var, neyi yanlış yapıyorum” deyip en yanlış soruyu sorduktan sonra işler daha da zorlaşınca durmak zorunda kaldım…
Ve durmanın aslında her çözümün başlangıcı olduğunu gördükten sonra da doğru soruyu buldum; “nasıl düzeltebilirim” … Böylelikle de kendi sürecimi başlattım. Bioenerji, spiritüel (manevi) danışmanlık, bilinçaltı uzmanlığı eğitimleri ve şimdilik son olarak aldığım Kozmik Enerji Terapistliği (Cosmo Energetica -Petrov Ekol) eğitimiyle öğrenme, gelişme ve uygulayıcılık yolculuğuma devam ediyorum.
Son zamanlarda spiritüel gelişim ve koçluk her yerde karşımızda. Nedir bu süreç, nasıl ilerler, herkes için aynı mıdır?
Değişim ve buna bağlı gelişim süreci manevi yani spiritüel anlamda evet, herkes için aynıdır. Sürecin tamamlanmasında değişen tek şey, adımları uygulamamızla doğru orantılı olarak ilerleyiş hızıdır sadece. Buradaki en büyük gücümüz farkındalık.
Süreci şöyle özetleyebiliriz;
-Düşünme öncesi dönem (stabil yaşam gibi düşünün, duygular durağan, yapılacaklar yerine getiriliyor o kadar, iç sıkıntıları oluyor ama görmezden geliniyor)
-Düşünme aşaması (sorunlar var farkındasın, bir şeylerin değişmesini istiyorsun, sen bir şeyler yapabilirsin belki ama ne yapacağını bilmiyorsun)
-Hazırlanma (karar verdin ve iyileşme yoluna girdin, yeni eylem planların oluşuyor)
-Eylem aşaması (sorunları net olarak görüyorsun, kendin bir şeyleri değiştirebilirsin farkındasın ve kabul ettin, aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar alamazsın öğrendin. Kendin ve hayatın için yeni adımlar atmaya başladın, davranışların değişmeye başladı)
-Muhafaza dönemi (doğru düşünce ve davranış biçimlerini sürekli tekrarlayarak fayda görmeye, yeni alanında tutunmaya ve yeni güzeli korumaya başladın, yeni sınırları olan kendini daha çok seviyor ve onaylıyorsun)
-Sonuç: Artık hiçbir şey eskisi gibi değil… Görüyorsun, farkındasın, en muhteşemi bunu hissediyorsun ve yaşıyorsun…
Frekansın yükseldi, bozulan tüm dengeler düzeldi artık. Yeniye adapte sürecin ve sürdürebilirliğin sana bağlı…
Denge demişken; son zamanların kısır döngüsü ikili ilişkilerde sürekli aynı tarz insanlarla karşılaşmak var biliyorsunuz. Bunu düzeltebilir miyiz?
Evet maalesef hayatımızı her yönüyle etkileyen denge kaybı en çok bu konuda zorluyor bizi. Elbette düzeltebiliriz. Burada acelecilik en büyük zaafımız aslında. Baktın yakışıklı/güzel; tamam oldu bu iş… Bir hafta aradı, iki yemeğe çıkardı; tamam oldu bu iş… Sabaha kadar konuştuk hiç sıkılmadık; tamam oldu bu iş…
Hayır, öyle değil…
Biraz dur… Biraz sakin ol… Belki sadece abartılı bir fragman gördün… Olmasını istediklerin bunlar belki ama, ne kadar böyle güzel devam edecek bir bak, gör… Zaman tanı kendine ve karşındakine… Sor kendine; bu insan, bu yapılanlar beni mutlu eder mi? Bu kişi sorumluluk alır mı? İyi bir insan mı? Hastalandığında ona bakar mıyım? O bana bakar mı? Sıkıntılarda, yoklukta ne yapıyor, nasıl davranıyor? Cesareti kırılıyor mu? Gördüğümde heyecanlanıyor muyum? O beni görünce heyecanlanıyor mu? İlişkiye aynı oranda emek harcıyor muyuz?
Bunu ne kadar süre devam ettirebilirim? Değer yargılarımız ne kadar uyuşuyor? Tüm bunları değerlendir önce. Aceleci olma, sakin sakin hareket et. Elinde avucunda sevgi, saygı, öncelik, ilgi, zaman, tutku, hayal, para ne varsa hepsini hemen koyma ortaya. Sonra; yaptıklarımı neden görmüyor, neden karşılamıyor diye sıkıntıya sokuyorsun kendini… Ayrıca; kapasitelerimiz, algılarımız, bildiklerimiz, doğrularımız, yanlışlarımız aynı değil…
Senin için yazılan mesaja saatler sonra cevap vermek, yapılan planı ertelemek ya da iptal etmek saygısızlıkken, karşındaki kişi için normal bir şey olabilir bu. Aynı şekilde; senin için telefonu meşgule atmak, aniden arkadaşlarınla plan yapmak normal olan bir şeyken karşındaki bunu saygısızlık olarak değerlendirebilir. Olayları ve birbirinize olan tepkilerinizi gözlemle, değer yargılarınızı ölç ve yola devam etme kararını bunlara göre ver.
Ve ikili ilişkilerde en büyük çelişki ne biliyor musunuz; asıl isteklerimiz ve kendimizi layık gördüklerimizle, ilişkiyi yaşarken razı olduklarımızın farklı olması… Çiçekleri çok severim bana çiçek alsın deyip hiç çiçek almayan birine razı olmak… Gezmeyi çok severim deyip, sürekli evde vakit geçirmek isteyen birine razı olmak… Doğayı, kampı, yemek yapmayı seven birini isterken; hımbıl, hareketsiz, hazır yemek seven AVM insanına razı olmak gibi…
Olaylara baktığımızda genelde ilişki başında görmezden gelinen bu tarz sorunların ilerde ilişkiyi çıkmaza soktuğunu görüyoruz. Sonrası malum sonuç, ayrılık… Yaptıklarımız bize göre doğru olabilir; ama sonuç değişmiyorsa yaptıklarımızı değiştirmenin zamanı gelmiştir. Başka yol yok. “Sen dersi geçene kadar sınav tekrar eder” çünkü bu sistemdeki en büyük dersimiz öğrenmek…
Peki Evren- Sistem nasıl işliyor?
Evren aslında bizlerin hiç de alışkın olmadığı kadar basit bir şekilde işliyor. Bunu “Getir Sistemi” olarak nitelendirebiliriz. Biliyoruz ki bedenimiz sistemlerden oluşuyor; kas sistemi, sinir sistemi, dolaşım sistemi, boşaltım sistemi gibi birbirine bağlı sistemlerimiz var. İçinde yaşamış olduğumuz evrene de bir sistem olarak bakarsak her şey daha kolay anlaşılabilir.
Bizler küçük sistemiz dünyayı da büyük sistem olarak düşünelim; düşündüklerimiz, söylediklerimiz ve duygularımızla bağlantılı olan ne varsa yaşam onu getiriyor bize… Çünkü düşüncelerimiz büyük sisteme sinyal gönderir. Duygularımızsa, daha fazlasını yaşamamız için olayları bize çeker… Ve büyük sistemin olumlu/olumsuz diye ayırt etme özelliği yok!
İstemediğin bir şeyi de anlamaz sistem! Sözlerini istek olarak değerlendirir, hangi duygudaysan onu getirir sana… Zıt anlamlı kelimeleri doğru kullanmak gerekir bu anlamda. Tersin tersini söyleyip düz anlaşılsın istiyoruz… Yok öyle bir dünya… Neyin olmasını istiyorsak onu dile getireceğiz. Dümdüz, net ve açık açık.
Cildinizin tüm ihtiyaçlarını tek ürünle karşılayın!
“Hasta olmayayım” derseniz hasta olursunuz, “sağlıklı olayım” deyince sağlıklı olursunuz. Bir yere gidiyorsunuz; “geç kalmayayım” derseniz geç kalırsınız, “yetişeyim” derseniz yetişirsiniz. “Kıskanç partner istemiyorum” istek kayda alındı, en kıskancı yola çıktı bile… “Cimri olmasın” hop en cimrisi yanında…
Bir de cevap vermesi var sistemin Sorulara olaylarla cevap verir; “bu nasıl olur yaa” dedin, iyi ya da kötü fark etmez; aynısı olur, fazlası olur meraklanmayın…Yargıladığınızı, garipsediğinizi aynıyla yaşatır; “ne, ehliyeti 4. Sınavda mı aldın?” bizzat yaşadığımdır☺
Kök ve bilinçaltı tüm inandıklarını destekler; “hayat zor” “para kazanmak zor” “erkekler/kadınlar güvenilmez” “o işe beni almazlar” “o kadın/adam bana bakmaz” “– İstekler kayda alındı. Bunları yaşatacak insanları ve olayları bul!” Geçmiş kayıtları temizlemek için tekrara sokar; verdiğin tepki değişsin, durum değişsin… Güven duygunu inşa etmen için korkularını gün yüzüne çıkarır. Güven varsa korku yok…
Esnememiz için beklentilerimiz ve iddialarımızla sınar… İsteyin ama hırs yapmayın… Ne kadar beklenti, o kadar zarar… Aslında isteklerimizin olması için başka bir sürü yol var… Emin olun var… Tek seçeneğe, tek kişiye takılıp kendinizi sıkıştırmayın…
Maddi, manevi her konuda güvendiğiniz insanlardan yardım isteyin ve alın. Biraz sakinlik, biraz çaba, çokça destekle her şeyi yapabiliriz. Çünkü yaptığımız her şey olmaya mahkumdur…
Peki bilinçaltı değişim/dönüşüm hakkında neler söylersiniz? Olumlamalar meselâ gerçekten işe yarar mı?
Bilinçaltı tahmin edemeyeceğimiz kadar derin biçimde olayları ve duyguları birbiriyle bağlantılandırarak çalışıyor ki, hayret edersiniz. Muhakkak çalışmamız ve farkına varıp dönüştürüp iyileştirmemiz gereken bir alan. Olumlamalar kısmen işe yarar; bilinçaltı kayıtları temizlendikçe muhteşem işe yarar…
Mesela; gördüğümüz güzel ve yolunda giden bir ilişkiyi düşünelim. “İmrendiğimizi” söyleriz. O kadar ilginç ki; bu durumun altından kıskançlık ve hak etmeme bilinci çıkıyor. Bu ve benzeri; değersizlik, yetersizlik, görmezden gelinme, kale alınmama, gözden çıkarıma, istenilmeme, kabul edilmeme, yok sayılma, güven, korku ve öfke duygusu kayıtlarına çalışmalar yapıp bu alanları temizlememiz, iyileştirmemiz önemli.
Bunu kendimizi dinleyerek, evet gerçekten kendimizi dinleyerek yapabiliriz. Ayna karşısına geçerek, kendimize seslenip “bana söylemek istediğin bir şey var mı?” sorusuyla başlayabiliriz mesela… Kendinize akıl vermeyin ama; “şu şöyle, bu böyle, şunu iyi yaptın, bunu niye yaptın” gibi kendinizle konuşmayın. Kendinizi dinleyin sadece, o sizinle konuşur…
Gerçekten kaliteli bilgi paylaşan keyifli, doyurucu ve yüksek katkılı çalışmalar ve kamplar yapan hesaplar var, bunları takip edip bu tarz çalışmalara katılabilirsiniz. Kozmik enerji bu anlamda çok kuvvetli. Eğitmenim Özlem Karakaş Şahin’in hesabı olan @mucizemerkezi hesabını gönül rahatlığıyla takip edip hem ücretsiz çalışmalarına hem eğitimlerine katılabilirsiniz.
Firdevs hanım, She and Girls dergisi okuyucularına son olarak neler söylemek istersiniz?
Sizi rahatsız eden şeyler olduğunda kendinize ve duygularınıza odaklanın. “Bana bunu neden yaptı” yerine “şu an ne hissediyorum” deyip enerjinizi kendi duygularınıza bakmaya, onları görmeye, kendinizi anlamaya ve sarmaya verin. Her şeyin nasıl değişip düzeldiğini göreceksiniz…
Instagram hesabım çok yeni; bana iyi gelen ve beni iyileştiren şeyleri yeni yeni paylaşmaya başlıyorum. Tüm bunları @hadi_beni_iyilestir hesabından takip edebilir, sorularınız ve bireysel danışmanlık almak için hadibeniiyilestir@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.
Yeni bir eğitim daha alıyorum, bu eğitimim bittikten sonra yeni bilgilerle yeni röportajda buluşmak üzere herkese keyifli güzel günler diliyorum.
Sevgiler…
