Tüm başarılarını başlangıçta hobi tutkusu olarak nitelendiren güzel oyuncu Buse Orcan, disiplinli ve prensipli ilerleyerek tüm bu hobilerini profesyonel hayatına taşımayı başardı. Buse Orcan röportaj
She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Dergisi.
Instagram Hesabımız
Şimdilerde onu oyuncu olarak tanıyoruz ancak bizlere yansıttığı enerjisinden onun, dans, müzik ve spor alanında da çok büyük başarılara imza atacağına inanıyoruz.
Bu güzel enerjin her zaman seninle kalsın Buse.
Röportaj: Sedef Tosun
Styling: Erdal Güvenç
Foto: Zeynel Abidin Ağgül
Saç-Makyaj: Erkan Kurtses
Sizi biraz yakından tanıyabilir miyiz?
19 yaşındayım. İzmir’de doğup İstanbul’da büyüdüm. Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nden mezun oldum, bu sayede iyi derecede İngilizce ve Fransızca biliyorum. Şu anda Bahçeşehir Ünversitesi’nde okuyorum. Enerjik, neşeli biriyim. Bale, dans ve müzik hep hayatımda oldu. Kendimi geliştirmekten, sınırlarımı zorlamaktan keyif alırım. Emek vermeyi, çalışmayı, fedakarlık yapabilmeyi çok önemserim.
Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?
Lisede modelliğe başladım ve Best Model of Turkey yarışmasına katılarak ikinci seçildim. Tüm bunlarla beraber Başkent İletişim Akademisi’nde diksiyon, ardından spikerlik ve temel tiyatro eğitimi aldım. Oyunculukta ilerlemek ve işi tüm detaylarıyla öğrenmeye karar verdiğimde yolum, Süeda Çil Studio ile kesişti.
Sokağa çıkma yasakları sürecinde, hayattan uzak kaldığımız bu dönemde, kendi hayallerime, isteklerime kulak verdim.
Bu süreci en iyi şekilde geçirmeye çalıştım; sürekli gözlem yapıyor, araştırıyor, farklı karakterler çalışıyor ve bundan inanılmaz zevk alıyordum. Oyunculuğun, başka biri olabilme yolculuğunun büyüsüne kapıldım diyebilirim. Menajerlerim Fulya Şirin ve İpek Tatlıtuğ ile tanıştım. Sonrasındaysa TRT 1 de yayınlanan Gönül Dağı dizisinde oynadım.
TRT 1 ekranlarında yer alan ‘Gönül Dağı’ projesinde Asya karakterini canlandırdınız. Bu sizin için nasıl tecrübe oldu?
İnanılmaz güzel çalışan bir ekiple çalıştım, bunun için kendimi çok şanslı hissediyorum. Set içinde olmak, bir ekibin parçası olmak, birbirine bağlı çarklar gibi ve ekipte herkesin uyum içinde olması gerçekten çok önemli. Bu tecrübeyi edinebildiğim için son derece mutluyum. İşimi, Buse dışında biri de olabilmeyi çok seviyorum.
Sizin için hobi zengini desek abartmış olmayız, bale, piyano, pilates, Kick Boks. Hepsine zaman ayırabiliyor musunuz?
Bu zamana kadar edindiğim tüm hobilerimin beni bugüne hazırladığına inanıyorum, bu yüzden ne kadar yoğun olursam olayım, ruhumu besleyen, enerjimi yükselten hobilerime mutlaka zaman ayırıyorum. Prensipli bir insanım; bir insanı nitelikli yapan özelliklerin başında disiplin olduğuna inanıyorum. 12 sene bale yaptım ve şu anda hala modern ve Latin danslarıyla ilgileniyorum.
Küçük yaşlarda piyano ve gitar çalmaya başladım, şu anda da şan eğitimime devam ediyorum. Şarkı söylemekten çok zevk alıyorum. Müzik ve dans benim gerçekten bir parçam diyebilirim. Sette olmadığım zamanlarda ailem, arkadaşlarımla vakit geçiriyor ve pilatesle kick boksa zaman ayırıyorum. Genelde bir günüm oldukça hızlı ve koşturmalı geçiyor. Bundan çok memnunum.
Rol alma düzeyinde Fransızca ve İngilizce biliyorsunuz. Kariyer planlarınızda yurt dışı projeleri var mı?
Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nden mezunum. Yabancı dil bilmek bence büyük bir özgürlük. Liseye başlarken de bir gün bana çok avantajı olacağını hissediyordum, şu an da hayallerimin içinde yer alıyor. Yurt dışında oyunculuk yapmayı, bir müzikalde yer almayı, dijital bir platformda yabancı dilde oyunculuk yapmayı çok isterim ve bunun için çaba göstermeye hazırım.
Sizce tiyatro mu? Televizyon mu? Sinema mı? Neden?
Öncelikle hepsinin ayrı bir güzelliği var. Televizyon ya da sinemada sahneye kıyasla daha günlük hayata yakın, gerçek mekanlar yaratılarak izleyici ve oyuncunun imkanları artırılıyor. Ben kamerayı gerçekliğe daha yakın buluyorum ve kamerada çalışmayı seviyorum. Çok sevdiğim bir söz vardı, “Kamera duygularınızı görür.” Sanırım bana bu durum daha samimi geliyor.
Tabii bir kamera söz konusu olduğu için her sahne defalarca çekiliyor ve her çekimde aynı anı aynı şekilde yaşıyor olmak lazım. Bu da aslında çok kolay bir durum değil, ama işi çok sevince onun da ayrı bir zevki oluyor. Oyuncuya alan tanınıyor bir nevi…
Sinemada da yer aldığınız projenin yıllar sonra bile hatırlanması, akılda kalması çok büyük bir avantaj. Hepimizin hayallerini tercüme eden film sahneleri olmuştur mutlaka.
Tiyatroda ya da müzikalde de seyirciyle bir bağ kurabiliyorsunuz ve oyun süresi boyunca akış kesilmeden, ruhunuzla bir hikaye içinde kanlı canlı var olabiliyorsunuz. Seyircideki nabzı düşürmemek, oyun 2 saat ise tüm süre boyunca seyircinin dikkatini size vermesi için zorlamadan kendiliğinden dikkatini çekmek çok önemli bence.
Çok beğenerek izlediğim tüm oyunlar zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım oyunlar olmuştur hep. Seyirci o akıcılığı, dinamizmi hisseder ve ona tutunur. Oyuncu da karşısındaki bu enerjiden beslenir yani karşılıklı bir akış olur diyebilirim. Bence bunun da büyüsü inanılmaz… Net bir seçim yapamam ve ben her ikisini de tecrübe etmek isterim. Bir müzikalde yer almak hayallerimin başında geliyor.
Özellikle rol almayı istediğiniz; Dram komedi gibi yapım türleri var mı?
Komediyi de çok seviyorum, dramı da… Her türde yer almayı isterim, hep farklı bir karakter denemeyi, karakterlerin zıtlıklarıyla, benzerlikleriyle, çatışmalarıyla ilişki içinde olmak, denemediklerimi denemek isterim. Bir oyuncu her karakterle başka bir yolculuğa çıkar ve ondan birçok şey öğrenebilir.
Oyuncu olmasaydın hangi mesleği yapmak isterdin?
Ben insanlarla iletişim kurmayı, insanları anlamayı, çıkarımlar yapmayı çok seviyorum. Psikolojiye de çok büyük bir ilgim var. Okumayı ve özellikle duygu yoğunluğu olan filmleri izlemeyi çok seviyorum. Oyunculuğu bu anlamda yakın görüyorum. Bir nevi işimiz insanla.
Duyguları, etkileri ve tepkileriyle… Bu yüzden psikolojiyle ilgili bir mesleğim olurdu diyebilirim. Bugün çoğu iyi ya da kötü yaşadığımız olayda kişinin düşündükleri, dayatmalar, bastırılmış duygular çok etkin bir rol alıyor. Zihin düşündüğümüzden daha güçlü ve benim bu alanda merak ettiğim çok şey var; öğrenmeye devam da edeceğim. Üniversitede psikoloji alanında da eğitim almayı düşünüyorum.
Keşke ben o karakteri oynamış olsaydım dediğiniz bir rol var mı? Neden?
Bu soruyu duyduğum an aklıma gelen ilk rol Black Swan filminde Natalie Portman’ın canlandırdığı dansçı rolü geldi aklıma. Filme ve role gerçekten hayranım. Kaç kere izlediğimi ve her izlediğimde ne kadar etkilendiğimi anlatmam olanaksız.
Natalie Portman’ın rol için aylarca yaptığı çalışmaları, bir dansçı disipliniyle günde saatlerce provalarını ve antrenmanlarını araştırınca işe daha da başka bir hisle bakmaya başlamıştım. Böyle bir işte yer almak, bu özveriyle çalışmak ve sonucunu görmek inanılmaz bir duygu.
Böyle bir rolde yer almayı o gün kendime hedef olarak belirledim. Bir de Farah Zeynep Abdullah ‘ın “Unutursam Fısılda” filmindeki rolü gibi bir rolde yer almayı çok isterim. Her izlediğimde beni çok farklı dünyalara götürüyor.
Kendine örnek aldığın aktrisler var mı?
Türklerden Pınar Deniz, Özge Özpirinçci, Serenay Sarıkaya, Sumru Yavrucuk, Farah Zeynep Abdullah, Haluk Bilginer ve hem yerli hem yabancı projelerde yer alabilmesi özelliğiyle örnek aldığım Yasemin Kay Allen. Yabancılardan ise Juliette Binoche, Anya Taylor Joy, Emma Stone, Natalie Portman, Lili Reinhart ve daha birçok ismi kendime örnek alıyorum.
Kamera karşısına geçtiğinizde kendinizi nasıl rahatlatıyorsunuz?
Tecrübe ettiğim kadarıyla öğrendiğim en önemli şey sahnenin gerektirdiği ana odaklanmak. Bu işin en önemli noktası. O zaman zaten kameranın karşısında olma hissinden çok başka karakterin hislerinde yaklaşıyorsunuz.
Heyecan duyulan nokta “Ben şimdi nasıl performans sergileyeceğim?” değil de “Karakterim ne hissediyor ve ne yapıyor?” olmalı. İnanılmaz etkilendiğim ve heyecanlandığım sahnelerde bana en iyi gelen şey, doğru nefes ve diyaframımı kullanmak oluyor.
Gelecek dönem kariyer hedefleriniz nedir?
Öncelikle ne olursa olsun durmamak, her koşulda kendimi geliştirebilmek. Buse ‘ye benzeyen, benzemeyen her türlü karakterle seyircinin karşısında olabilmeyi istiyorum. Bir projede bu zamana kadar edindiğim hobilerimi de kullanabilmeyi, şarkı söylemeyi, bir dansçının hayatını oynamayı çok isterim.
Aynı zamanda müzikal, tiyatro ve sinema filmlerinde de yer alabilmek için elimden gelenin fazlasını yapacağım. Hayalim çok, yolum uzun. Her zaman şuna inanırım. Başarı sadece varış noktasında değil yol boyunca olmalıdır.