Babalarımız bizi koruyup kollayan, gölgesinde yıllarca yaşayabileceğimiz bir çınar, güvenle yanına yanaşabileceğimiz bir limandır. Süheyl Uygur Röportaj 2021
She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Dergisi.
Instagram Hesabımız
Bütün sorumluluklarını hakkıyla yerine getiren babaların Babalar Günü kutlu olsun!
Süheyl Uygur da o babalardan biri! İki kız babası olan usta tiyatrocuya bu özel röportaj için teşekkürlerimizi iletiyoruz.
Röportaj: Sıdıka Sarpen
Çocukluğu neredeyse her akşam yayınlanan güldürürken düşündüren Nejat Uygur tiyatrolarıyla geçmiş biri olarak öncelikle sormak isterim ki Türk Tiyatrosunun gelmiş geçmiş en büyük üstadı “Nejat Uygur” nasıl bir babaydı?
Nejat Uygur nasıl bir babaydı? Babam otoriter bir babaydı. Biz babamızdan çok çekinirdik. Korkardık da işin açıkçası fakat bir taraftan da çok şefkatli bir babaydı. İşinin haricinde oğullarıyla çok ilgilenirdi. Yoğun çalışırken bazen bizi çok özlediği zamanlar okul olmayınca turnelere götürürdü. Özlemini öyle giderirdi. Kısaca babam çok otoriter bir o kadar da şefkatli bir babaydı.
Babanız, babalık yolculuğunuzda rol modeliniz oldu mu?
Buna nasıl cevap vereceğimi bilemedim (gülüyor). O jenerasyonun babaları demin de söylediğim gibi daha otoriter daha sert daha disiplinli. Zaman elbette değişti.
Benim babalık dönemimde ben mümkün mertebe kızlarıma daha yumuşak olmaya gayret ettim. Eskiden babalar evlatları uyurken onu öper, severlerdi. Ben baba olduktan sonra onları, onlar uyanıkken öpüp sevmeye gayret ettim. Belki de aradaki en büyük fark buydu.
Arşivlerde yer alan aileniz ile hep beraber kitap okuduğunuz bir fotoğraf karesi beni çok etkilemişti. Babanızla ilgili unutamadığınız bir fotoğraf karesi var mı aklınıza gelen?
Babamla unutamadığım fotoğraf karesi tabii ki çok var. Bu unutamadıklarımın içinde en başta gelen fotoğraf kareleri Nejat Uygur ustayla aynı sahneyi paylaştığım fotoğraf kareleridir. Onlar benim albümümde çok değerlidir, çok önemlidir. O fotoğraflara gözüm gibi bakarım yani düşünsenize hem babanız hem ustanız dolayısıyla o sahne fotoğrafları o kareler benim için çok değerliler.
Nasıl bir baba olacağınıza dair bir hayal kurmuş muydunuz?
Nasıl bir baba olacağıma dair… İnsan baba olmayınca pek iyi anlayamıyor, algılayamıyor. Onu çok hissetmemiştim. Genel olarak zaten ben kendimi biraz methetmiş gibi olacağım ama iyi bir adamımdır, güzel bir adamımdır, vicdanlı, temiz bir adamımdır. Kızlarıma da bunları göstermeye çalıştım. Dolayısıyla buna böyle cevap vereceğim.
İlk göz ağrınız Zeynep’ i kucağınıza aldığınızda neler hissettiğinizi hatırlıyor musunuz? Bize üç kelime ile tarif etmenizi istesek, bu üç kelime ne olurdu?
Tabii ki Zeynep ilk göz ağrım ama hemen şunu da söyleyeyim benim ilk göz ağrım Robyn’ dir. En büyük kızımla tanıştığım zaman 7 yaşındaydı benim ilk göz ağrım aslında Robyştir?
Ben hep Burçin ile tanıştığım zamanlar şunu derdim Burçin’ e. “Yüce Allah’ ım inşallah bir kızımız olur ismini Zeynep koyarız”. Kızımız oldu ismini Zeynep koyduk, sonra dedim ki “inşallah bir kızımız daha olur ismini Ayşe koyarım” ve Ayşe doğdu. Fakat tabii ki Zeynep’i kucağıma aldığımda hissettiğim üç; şey sevgi, heyecan, aşk ve biraz da gözyaşı.
”Baba olduktan sonra insan daha iyi anlıyor…” diye cümleler kurdunuz mu? Kurduysanız eğer baba olduktan sonra neyi daha iyi anladınız?
Klasik cümlelerdir bunlar ama bazı klasikler güzeldir. İşte hep büyüklerimiz, annemiz, babamız “baba olduğunuz zaman anlarsınız, anne olduğunuzda anlarsınız” derlerdi. Gerçekten insan baba olunca bütün dünya görüşü, bütün dünya akışı değişiyor. Bir tek evlatlarınızı düşünüyorsunuz. Anne baba olmanın bir tek kötü şeyi şudur ki hep ‘ya evladıma bir şey olursa’ düşüncesi. Allah korusun böyle kötü düşüncelere kapılıyor insan. Dolayısıyla da bütün evlatlarımızın şansı açık olsun.
Biliyoruz ki meslek seçiminizde siz babanızdan etkilendiniz. Zeynep çok iyi bir dansçı olan annesinin izinden gidiyor; peki siz Ayşe’yi tiyatrocu olması yönünde teşvik ediyor musunuz?
Evet, dediğiniz gibi Zeynep çok iyi bir dansçı. Tabii ki daha öğrenmesi gereken şeyler var. Bunu annesi daha iyi biliyor elbette. Daha yolun başında. Ayşe çok enteresan bir kız. O dansa da çok meraklı, tiyatroyu da çok seviyor. İleride bu mesleği seçmek isterse (ne kadar enteresan 18 yaşını doldurdu ama ileride diyoruz.) gereken desteği veririm.
Ama asla ama asla kızım bu mesleği yap diye zorlamam. Çünkü annem de babam da bizi asla zorlamadılar. Biz kendimiz istedik. Bu söyleyeceğim şey çok önemli aslında, kızlarımın küçüklüklerinden beri tiyatro oynardım ben onlara, onları çocuk tiyatrolarına götürüyordum, yaş ilerledikçe daha çeşitli yetişkin oyunlarına götürdüm. Onlar koltuklarında oturdukları zaman seslerini hiç çıkarmazlardı, öyle uslu uslu oyun seyrederlerdi. Bu da bence disiplinli olmaları açısından çok önemli.
Kendi babanızın size davranışlarıyla sizin çocuklarınıza karşı davranışlarınızı kıyasladığınızda gördüğünüz en büyük fark nedir?
Valla bizim babamızla Süheyl Uygur’ un babalığı arasında en büyük fark sanırım şu galiba. Bizler babamıza demin de söyledim, belki jenerasyondan kaynaklanan bir şey, o dönemden kaynaklanan bir şey, bizler babamıza doya doya seni seviyorum diyemezdik.
Bizi babamızın sevdiğini tabii ki biliyorduk, babamız da bizim onu çok sevdiğimizi biliyordu. Ama o cümleleri böyle birbirimize karşı dökemezdik, sanırım en büyük fark galiba bu. Kızlar her daim baba seni seviyorum derler o cümleleri çekinmeden söylerler.
Günümüzde kız babası olmak sizi tedirgin ediyor mu?
Tedirgin etmez mi hiç… İşte görüyoruz televizyonlarda görsel basında, yazılı basında olayları görüyoruz. Çok tedirgin ediyor. Gerçekten Allah annelere, babalara sabır versin. İnsanın aklına kötü şeyler geliyor. Yaşları da ilerliyor, gittiği yerlerin onlar bilmeden takibi yapılıyor ama nereye kadar. Dolayısıyla tedirgin etmiyor dersem yalan söylerim. Allah evlatlarımızı hepimize bağışlasın.
Kızlarınıza bırakabileceğiniz en büyük miras nedir?
Bu aslında basit gibi görünen zor bir soru ya, bilemedim. Kızlarıma bırakacağım en büyük miras benim onlara olan sevgimdir. Bu mirası alıp da saklarlarsa ileri ki zamanlarda kendileri aile olduğu zaman aynı mirası çocuklarına, tanıdıklarına bırakırlarsa, herhalde öteki taraflarda bir yerlerde mutlu olurum diye düşünüyorum.
Sadece “Robyn, Zeynep ve Ayşe…” desek ve siz tamamlasanız cümlemizi.
Anne, baba, çocukluk… yavaş yavaş büyümek ve yuvadan kopmak ama o yuvadan koparken de o annenin babanın eğer yaşarlarsa huzurlu ve mutlu olması.
Kızlarınıza sizi sorsak ve üçer kelime ile tanımlasalar, neler söylerler?
(Gülüyor) iyi şeyler söylerler diye düşünüyorum. Hayattaki en büyük korkum da zaten benden sonra onların, sanki beni düşündükçe üzülecek olmaları beni çok korkutuyor. Arkamdan güzel şeyler söylerler diye düşünüyorum. Herhalde bir de ah baba niye niye…?
Babalar Günü’nde (bir yerlerde bizi duyduğunu ümit ederek) kendi babanıza ve bir baba olarak kızlarınıza ne söylemek istersiniz?
Kendi babama şunu söylerdim, “ah babacığım bizi neden bıraktın”. Bazen babamı rüyamda görüyorum ve o rüyadan uyandığım zaman da kendime kızıyorum. “Baba daha gitme o rüyaları daha sonra göreyim” derdim, babama.
Bir baba olarak da kızlarıma zaten söylüyorum ara sıra sohbet anında şunu diyorum, her ne iş yapıyorsanız, “her ne yapıyorsanız, onurunuzla asla oynatmayın ve kimsenin sizi üzmesine izin vermeyin”.