Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgınıyla birlikte yaşanan küresel sağlık krizi ve ekonomik durgunluk ruh sağlığını yüksek oranda etkiliyor. Salgın döneminde stres yönetimi
She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Dergisi.
Instagram Hesabımız
Sabri Ülker Vakfı’nın paylaştığı önemli araştırmalar, pandemi sürecinin olumsuz etkileri arasında stres, uyku düzensizliği, gelecek kaygısı, anksiyete ve hayata karşı umutsuz yaklaşımın ilk sıralarda yer aldığını ortaya koyuyor.
Küresel çapta yaşanan COVID-19 salgını yaşamın tüm alanlarını olduğu gibi ruhsal sağlığı da tehdit eden boyutlarda yaşanmaya devam ediyor. Salgının yayılmasını önlemek amacıyla alınan sosyal mesafe kuralları ve karantina uygulamaları, insanlarda yalnızlık duygusunu ve bu duygunun yarattığı kaygıyı ciddi oranlarda artırıyor.
Salgın dönemini destek almadan deneyimleyen insanların birçoğunda ruhsal rahatsızlıkların ortaya çıktığı gözlemleniyor. COVID-19 nedeniyle genellikle anksiyete, korku, uyku sorunları, sinirlilik ve umutsuzluk duyguları yaygın olarak görülürken bu duygular insan zihninin karşı karşıya olduğu bu olağanüstü duruma verdiği rasyonel bir tepki olarak yorumlanıyor.
Veriler ne söylüyor?
COVID-19 ile birlikte hayatın durma noktasına gelişi ruh sağlığı konusundaki çalışmaların da aksadığını ortaya koyuyor. Yapılan araştırmalar ABD’de yaşayan her 5 kişiden 2’sinde pandemi ile ilişkili zihinsel veya davranışsal sağlık sorunları tespit edildi.
Mart 2020’den bu yana Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan, Ulusal Ruh Sağlığı Kurumu (NAMI, National Alliance on Mental Illness) yardım hattına yapılan arama ve gönderilen e-postaların da yüzde 65 oranında arttığı belirtiliyor.
2019-2020 yılında ruh sağlığı için hastaneye başvuran 12-17 yaş arasındaki çocukların sayısı yüzde 31; 5-11 yaşlarında çocuklarınsa yüzde 24 oranında artış gösterdiği de kayıtlara geçiyor. Amerikalıların sadece yüzde 34’ü ruh sağlığının iyi olduğunu belirtirken Türkiye’de de durum benzerlik gösteriyor.
Türkiye COVID-19 Ruh Sağlık Barometresi araştırması sonuçlarına göre; genel kaygı düzeyinde yüzde 86 oranında bir artış saptanırken sağlığının diğer insanlara oranla risk altında olduğu kaygısı taşıyan insanlarda yüzde 50 oranında artış olduğu belirtiliyor.
Toplumun ruh sağlığı için önlemler alınmalı
Araştırmalar, salgın döneminde özellikle klinik olarak ruh hastalığı teşhisi konan insanların intihar oranlarında bir artış yaşanabileceğine dikkat çekiyor. Bu nedenle yönetimlerin aksiyon alarak toplumsal ruh sağlığının korunması konusunda çözümler sunulması gerekiyor.
Salgının ruh sağlığına yönelik olası tehdidini öngörerek, ruh sağlığını küresel boyuttan toplum boyutuna taşıması bu çözümlerin başında yer alıyor.
Ruh sağlığına yatırım yaparak her bireyin gelecek için umudunu yeniden kazanmasının sağlanması ve toplumların daha sağlıklı, ekonomik olarak üretken ve sosyal açıdan uyumlu hale gelmesi de ülke yönetimlerinin uygulayacağı çözümler arasında.
Salgın döneminde stres yönetimi büyük önem taşıyor
Gündelik yaşamda da önem taşıyan stres yönetimi, salgın döneminde daha kritik bir sorun olarak görülüyor. Stresin yol açtığı duygusal etkiler zamanla sağlık içinde olumsuz etkiler yaratabiliyor.
Stres, kandaki kortizol adı verilen hormonun seviyesini yükselterek zamanla kronik hale gelerek metabolizmaya ciddi zararlar verebiliyor. Stres aynı zamanda vücut ağırlığındaki artışı hızlandırarak (özellikle karın çevresinde) inflamasyona neden olarak ciddi sıkıntılara sebep olabiliyor.
Özellikle kan şekeri seviyesi, kan basıncı, kalp sağlığı ve hatta hafıza üzerinde olumsuz etkilere yol açabiliyor.
Salgın döneminde stres yönetimi için öneriler;
• Sosyal medyadakiler de dahil olmak üzere haberleri izlemeye, okumaya veya dinlemeye ara verin. Bilgi sahibi olmak iyidir ancak salgın hakkında sürekli olumsuz nitelikle haberler duymak üzücü olabilir. Haberleri günde sadece birkaç kez takip etmek ile sınırlandırmayı deneyin.
• Sağlıklı ve dengeli beslenmeye özen gösterin.
• Düzenli fiziksel aktivite yapın. Fiziksel aktivite, kortizol seviyelerini düşürerek stres yönetimine yardımcı olabilir.
• Kaliteli ve yeterli uykuya özen gösterin.
• Sağlık uzmanınızın önerdiği şekilde rutin önleyici tedbirlere (aşılar, kanser taramaları vb.) devam edin.
• Kendiniz için zaman ayırın ve sevdiğiniz aktiviteler yapmaya çalışın.
• Başkalarıyla iletişim halinde olun. Endişeleriniz ve nasıl hissettiğiniz hakkında güvendiğiniz insanlarla konuşun. Sosyal mesafe önlemleri uygulanırken, sosyal medya aracılığıyla veya telefon veya posta yoluyla çevrimiçi iletişim kanallarını kullanmayı deneyin.